Usages of bulmak
Elimdeki sözlük, anlamını bilmediğim kelimeleri hızla bulmamı sağlıyor.
The dictionary I have helps me quickly find words whose meaning I don’t know.
Ben kalemi buldum.
I found the pen.
Telefonumu kaybettim sanıyordum, meğer kayıp değildi, masanın altında buldum.
I thought I lost my phone, but it wasn’t missing; I found it under the table.
O doğru yolu buldu.
He found the right way.
Doğa yürüyüşü yaparak huzurlu bir ortam buluyorum.
By taking a nature walk, I find a peaceful environment.
Ben parkta huzur buluyorum.
I find peace in the park.
Parkta yürürken sükunetimi buluyorum.
I find tranquility while walking in the park.
Yalnız yürüyüşe çıktığımda, münzevi yönümü bulur gibi hissediyorum.
When I go for a solitary walk, I feel as if I find my reclusive side.
Kendimi, mütevazı bir tutumla başarısızlıklardan ders çıkarırken buluyorum.
I find myself learning from failures with a modest attitude.
Otoparkta boş bir yer bulduk.
We found an empty spot in the parking lot.
Mutfaktaki eski teraziyi buldum.
I found the old scale in the kitchen.
Kilerde, eski yiyecekleri buldum.
I found old food in the pantry.
Ürünleri karşılaştırmak, en uygun seçeneği bulmamıza yardımcı olur.
Comparing products helps us find the most suitable option.
Şirket, hammadde tedarikini artırmak için yeni tedarikçiler buldu.
The company found new suppliers to increase its raw material supply.
Benim manevi değerlerim, aileme duyduğum kıvançla güç buluyor.
My spiritual values draw strength from the pride I feel for my family.
Ben manevi huzur buluyorum.
I find spiritual peace.
Hayatın karmaşıklığı basit çözümler bulmayı zorlaştırır.
The complexity of life makes it difficult to find simple solutions.
Frekans aralığını genişleterek daha fazla kanal bulduk.
By widening the frequency range, we found more stations.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.