Usages of -da
En sevdiğim kitap masada.
My favorite book is on the table.
Araba yolda.
The car is on the road.
Yedi renkli kalem masada.
Seven colorful pens are on the table.
Duvarda iz var.
There is a trace on the wall.
Ben kaldırımda yürüyorum.
I am walking on the sidewalk.
Yolda kaza oldu.
An accident occurred on the road.
Ben sahada futbol oynuyorum.
I am playing football on the field.
Mutfağın masasında cam bir kavanoz var.
There is a glass jar on the kitchen table.
Televizyonda reklamı izledim.
I watched the advertisement on TV.
Sanat eseri duvarda.
The artwork is on the wall.
Mevcut kitap masada.
The existing book is on the table.
Masada kristal bardak var.
There is a crystal glass on the table.
Kuş dalda oturuyor.
The bird is sitting on the branch.
Güneş ışıkları duvarda yansıyor.
The sun's rays are reflecting on the wall.
Kullanım rehberi masada.
The usage guide is on the table.
Masada kaç tane tencere var?
(How many pots are there on the table?)
Ben resimleri duvarda sıralıyorum.
I am lining up the pictures on the wall.
Araba yolda yavaş gidiyor, bu yüzden hızlanmak gerekiyor.
The car is going slowly on the road, so it needs to accelerate.
Tuzluk masada duruyor.
The salt shaker is on the table.
Küçük kutu masada duruyor.
The small box is on the table.
Katalog masada duruyor.
The catalog is on the table.
Kamera masada duruyor.
The camera is on the table.
Klasör masada.
The folder is on the table.
Yaya yolda yürüyor.
The pedestrian is walking on the road.
Kurabiye masada duruyor.
The cookie is on the table.
Katalogdaki tüm ürünler dijital platformda da listeleniyor.
All the products in the catalog are also listed on the digital platform.
Tren platformda bekliyor.
The train is waiting on the platform.
Kaşe masada.
The stamp is on the table.
Hava ısınınca battaniyeler balkonda kurumaya başlıyor.
When the weather warms up, the blankets start to dry on the balcony.
Pilav masada yavaş yavaş soğuyor.
The rice is slowly cooling on the table.
Yemek masada soğudu.
The food cooled on the table.
Çocuk buzda kayıyor.
The child is sliding on the ice.
Köpek buzda kayıyor.
The dog is sliding on the ice.
Matkap ucu masada duruyor.
The drill bit is on the table.
Gelen mesaj için telefonda zil çalınca heyecanlandım.
I was excited when the bell rang on the phone for the incoming message.
Saat duvarda.
The clock is on the wall.
Traktör yolda yavaş gidiyor.
The tractor is moving slowly on the road.
Duvarda pas var.
The rust is on the wall.
Haritada koordinat doğru görünüyor.
The coordinate looks correct on the map.
Toplantı için gereken evraklar masada.
The documents required for the meeting are on the table.
Eğer kayalıklar kaygan olursa, kanyon patikasında dikkatli yürümeliyiz.
If the rocks are slippery, we must walk carefully on the canyon trail.
Yolda iki şerit var.
There are two lanes on the road.
Camda çizik var.
There is a scratch on the glass.
İlgili metin masada duruyor.
The relevant text is on the table.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.