Usages of almak
O çarşıda bir görevimiz var, manavdan taze meyve almalıyız.
We have a task at that bazaar; we should get fresh fruit from the greengrocer.
Kuaför bugün çok kalabalık, randevu almak için yarına kadar beklemeliyim.
(English: “The hairdresser is very crowded today; I must wait until tomorrow to get an appointment.”)
Antrenman yaparak özveriyle çalışmak, başarılı sonuçlar almayı sağlar.
Working with dedication by training leads to successful outcomes.
Öğrenciler, şüphesiz sınavdan yüksek not alacaklarına inanıyor.
Students undoubtedly believe that they will get high marks on the exam.
Arkadaşlardan çay aldım.
I got tea from friends.
Sınavdan yüksek not alırsam, ailem bana lezzetli bir ikram yapacağını söyledi.
If I get a high score on the exam, my family said they will treat me to a delicious dish.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.