çıkmak

Usages of çıkmak

Beklenmedik bir misafir geldi, tam ben dışarı çıkacakken kapıyı çaldı.
An unexpected guest arrived, just as I was about to go out, they knocked on the door.
Bugün hava yağmurlu ama ben yine de dışarı çıkıyorum, çünkü doğadan ilham almayı seviyorum.
It’s rainy today, but I’m still going outside, because I like to take inspiration from nature.
Hava soğuk, bu nedenle ben dışarı çıkmıyorum.
The weather is cold, therefore I do not go outside.
Yağmur dinince, köpek dışarı çıkar.
When the rain stops, the dog goes outside.
Erken kalkarak koşuya çıkan Ali, sabahın serinliğinde büyük heves duyuyor.
Ali, who goes for a run by waking up early, feels great enthusiasm in the cool morning.
Ben yıldızları görebilmek için dışarı çıkıyorum.
I am going outside to be able to see the stars.
Hava yağmurlu olursa, dışarı çıkmayalım.
If the weather is rainy, let's not go outside.
Yalnız yürüyüşe çıktığımda, münzevi yönümü bulur gibi hissediyorum.
When I go for a solitary walk, I feel as if I find my reclusive side.
Gökyüzünü gözlemlemek için akşamüstü balkonuma çıktım.
I went out to my balcony in the evening to observe the sky.
Akşam vakti, yıldızları gözlemlemek için balkona çıktım.
In the evening, I went out on the balcony to observe the stars.
Ben ödevimi yapmadan dışarı çıkmam.
I do not leave home without finishing my homework.
Telefonu şarj etmeden uzun bir yolculuğa çıkmak gerçekten zor.
Starting a long trip without charging the phone is really difficult.
Sabahları kahvaltı yapmadan dışarı çıkmamalı.
You shouldn’t go out before having breakfast in the mornings.
Ben de dışarı çıkmayacağım; yağmur durana kadar kitap okuyup çay içeceğim.
I won’t go out either; until the rain stops, I’ll read a book and drink tea.
Zaten dışarı çıkacaktım, seni de alırım.
I was already going to go out; I’ll pick you up too.
Dışarı çıkasım yok, evde film izlemek istiyorum.
I don’t feel like going out; I want to watch a film at home.
Sabah erken giyindim ve zinde bir şekilde dışarı çıktım.
I got dressed early in the morning and went out feeling energetic.
Dışarı çıkmadan giyin; şarj kablosunu da unutma.
Get dressed before going out; don’t forget the charging cable.
Kapıyı kilitleyip çık; anahtarı kargocuya bırakma.
Lock the door and leave; don’t leave the key with the courier.
Dışarı çıkarken yağmurluk giy, kapüşonunu da çek.
Wear a raincoat when going out, and pull up your hood.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.

Start learning Turkish now