| Before dinner I go out for a short walk. | Akşam yemeğinden önce kısa bir yürüyüşe çıkıyorum. |
| Before going for a walk, I change my shoes. | Yürüyüş yapmadan önce ayakkabılarımı değiştiriyorum. |
| on Monday mornings | Pazartesi sabahları |
| On Monday mornings I walk in the park. | Pazartesi sabahları ben parkta yürüyorum. |
| On Monday mornings I usually feel a bit tense. | Pazartesi sabahları genellikle biraz gergin oluyorum. |
| on Friday evenings | Cuma akşamları |
| On Friday evenings I take a walk in the park. | Cuma akşamları parkta yürüyüş yapıyorum. |
| relaxed | rahat |
| On Friday evenings, however, I am more relaxed and cheerful. | Cuma akşamları ise daha rahat ve neşeli oluyorum. |
| the mall | alışveriş merkezi |
| Today after work I don’t want to go to the mall. | Bugün işten sonra alışveriş merkezine gitmek istemiyorum. |
| Even in the shopping mall, sometimes I feel lonely. | Alışveriş merkezinde bile bazen kendimi yalnız hissediyorum. |
| While the meeting room is empty, we work there quietly. | Toplantı odası boşken orada sessizce çalışıyoruz. |
| Even if the meeting room is full, I still try to stay calm. | Toplantı odası dolu olsa bile, ben yine de sakin kalmaya çalışıyorum. |
| While studying in the library, I wear my headphones. | Kütüphanede ders çalışırken kulaklığımı takıyorum. |
| Even if my headphones are broken, I want to study in the library. | Kulaklık bozuk olsa bile, kütüphanede çalışmak istiyorum. |
| while | -erken |
| When going by car, finding parking is sometimes very hard. | Arabayla giderken otopark bulmak bazen çok zor oluyor. |
| Even if the parking lot is full, I try to get to the meeting on time. | Otopark dolu olsa bile toplantıya zamanında gitmeye çalışıyorum. |
| to put in | yerleştirmek |
| While packing my suitcase, I first put in the important things. | Bavul hazırlarken önce önemli şeyleri yerleştiriyorum. |
| Even if my suitcase is heavy, I don’t want to have anyone carry it. | Bavulum ağır olsa bile kimseye taşıtmak istemiyorum. |
| While you are speaking, I want nobody to interrupt you. | Sen konuşurken kimsenin seni bölmemesini istiyorum. |
| While I am listening, I take notes, so I remember better. | Ben dinlerken not alıyorum, böylece daha iyi hatırlıyorum. |
| to get distracted | dağılmak |
| I don’t text while walking, because my attention is easily distracted. | Yürürken mesaj yazmıyorum, çünkü dikkatim kolayca dağılıyor. |
| to enjoy | hoşlanmak |
| Even if the film is boring, I enjoy going to the cinema with you. | Film sıkıcı olsa bile, seninle sinemaya gitmekten hoşlanıyorum. |
| I can’t start working without drinking coffee. | Kahve içmeden çalışmaya başlayamıyorum. |
| the social media | sosyal medya |
| I sometimes use social media. | Ben bazen sosyal medya kullanıyorum. |
| Before opening social media, I try to finish my homework. | Sosyal medyayı açmadan önce ödevimi bitirmeye çalışıyorum. |
| Before texting you, I read my sentences twice. | Sana mesaj atmadan önce cümlelerimi iki kez okuyorum. |
| While I am studying, I don’t realize how time passes. | Ders çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. |
| even if | -sem bile |
| Even if I sometimes think that nobody understands me, I keep studying. | Bazen kimsenin beni anlamadığını düşünsem bile, çalışmaya devam ediyorum. |
| to go for a run | koşuya çıkmak |
| I will go for a run this evening, then drink tea. | Bu akşam koşuya çıkacağım, sonra çay içeceğim. |
| Tomorrow morning, before going for a run, I will check the weather. | Yarın sabah koşuya çıkmadan önce hava durumuna bakacağım. |
| Even if the weather is rainy, I want to take a short walk. | Hava yağmurlu olsa bile kısa bir yürüyüş yapmak istiyorum. |
| When I am late, I let you know immediately, because I don’t want you to worry. | Geç kalınca sana hemen haber veriyorum, çünkü endişelenmeni istemiyorum. |
| this year | bu yıl |
| This year I am reading more books. | Bu yıl daha çok kitap okuyorum. |
| I promise that I will read more books this year, and I truly believe in this. | Bu yıl daha çok kitap okuyacağıma söz veriyorum ve buna gerçekten inanıyorum. |