dışarı

Usages of dışarı

Camdan dışarı bakmak, yağmurun ne kadar güçlü yağdığını görmek için iyi bir yol.
Looking out the window is a good way to see how heavily it’s raining.
Bugün hava yağmurlu ama ben yine de dışarı çıkıyorum, çünkü doğadan ilham almayı seviyorum.
It’s rainy today, but I’m still going outside, because I like to take inspiration from nature.
Hava soğuk, bu nedenle ben dışarı çıkmıyorum.
The weather is cold, therefore I do not go outside.
Yağmur dinince, köpek dışarı çıkar.
When the rain stops, the dog goes outside.
Ben yıldızları görebilmek için dışarı çıkıyorum.
I am going outside to be able to see the stars.
Hava yağmurlu olursa, dışarı çıkmayalım.
If the weather is rainy, let's not go outside.
Ben ödevimi yapmadan dışarı çıkmam.
I do not leave home without finishing my homework.
Pencereden dışarı bakınca manzara daha güzel görünüyor.
When I look out the window, the view looks more beautiful.
Sabahları kahvaltı yapmadan dışarı çıkmamalı.
You shouldn’t go out before having breakfast in the mornings.
Dışarı çıkmadan giyin; şarj kablosunu da unutma.
Get dressed before going out; don’t forget the charging cable.
Yağmurun dinmesiyle kalabalık dışarı aktı.
With the rain’s stopping, the crowd flowed outside.
Babam aniden arayıverdi, tam dışarı çıkıyordum.
My father suddenly called, I was just about to go out.
Sen dışarı çıkmadan önce bana haber verir misin?
Will you let me know before you go out?
Cüzdanını almadan dışarı çıkma, gerekebilir.
Don’t go out without taking your wallet; you might need it.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.

Start learning Turkish now