yürüyüş

Usages of yürüyüş

Yürüyüş tamamlandıktan sonra, fırın yakınındaki çarşıya gideceğiz.
After the walk is finished, we will go to the bazaar near the bakery.
Eğer yarın erken kalkarsan, seninle birlikte yürüyüş yapmalıyız.
If you get up early tomorrow, we should take a walk together.
Doğa yürüyüşü yaparak huzurlu bir ortam buluyorum.
By taking a nature walk, I find a peaceful environment.
Hava serin olursa, parkta uzun yürüyüş yaparız.
If the weather is cool, we will take a long walk in the park.
Sabah yürüyüşü yaparken, muazzam bir günün coşkusunu hissediyorum.
While taking a morning walk, I feel the tremendous enthusiasm of the day.
Yalnız yürüyüşe çıktığımda, münzevi yönümü bulur gibi hissediyorum.
When I go for a solitary walk, I feel as if I find my reclusive side.
Ben işten sonra yürüyüş yapıp derin nefes alarak sakinleşmek istiyorum.
After work, I want to calm down by taking a walk and breathing deeply.
Patikanın kenarındaki küçük çiçekler yürüyüşümüze renk kattı.
The tiny flowers along the trail added color to our walk.
Rıhtım kenarında akşam yürüyüşleri yapmayı seviyorum.
I love taking evening walks by the dock.
Yürüyüş yaparken, yanınızda küçük bir şişe süt taşıyabilirsiniz.
While taking a walk, you can carry a small bottle of milk with you.
Uzun bir yürüyüşte yanınıza birkaç dilim tam buğday ekmeği ve bir miktar peynir almalısınız; bu karbonhidrat ve yağ dengesini korur.
On a long walk, you should take a few slices of whole-wheat bread and some cheese; this preserves the balance of carbohydrates and fat.
Yaz tatilinde vadi boyunca yürüyüş yapmak bana huzur verir.
Walking along the valley during summer vacation gives me peace.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.

Start learning Turkish now