Usages of gerektirmek
Piyano çalmak büyük bir yetenek gerektirir, her gün düzenli pratik yapmak gerekir.
Playing the piano requires a great talent; it’s necessary to practice regularly every day.
Sınav iyi hazırlanmayı gerektirir.
The exam requires good preparation.
Bir köpeği eğitmek sabır gerektirir, ama sonunda çok uyumlu bir dost kazanırsın.
Training a dog requires patience, but in the end you gain a very compatible friend.
Girişim, risk almayı gerektirdiğinden cesaret ister.
A venture requires courage because it involves taking risks.
Kendi işini kurmak, gerçek anlamda bağımsız olmayı gerektirir.
Starting one’s own business truly requires being independent.
Proaktif olmak, sorunları önceden belirleyip çözüm üretmeyi gerektirir.
Being proactive requires identifying problems in advance and producing solutions.
Teşebbüs almak, riskleri göze almayı gerektirir.
Taking an initiative requires taking risks.
Uzun mesafe koşusu büyük meşakkat gerektirir.
Long-distance running requires great hardship.
Öğrenme çaba gerektirir.
Learning requires effort.
Bu ders, tonlama ve yazım kurallarını akılda tutmayı gerektirir.
This lesson requires keeping tone and writing conventions in mind.
Flüt çalmayı öğrenmek biraz sabır gerektirir.
Learning to play the flute requires some patience.
Bu kadar karmaşık bir sistemin montaj süreci dikkat ve sabır gerektirir.
(The assembly process of such a complex system requires attention and patience.)
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.