bir

Word
bir
Meaning
a / an
Part of speech
determiner
Pronunciation
Course

Usages of bir

bir grup
a group
çok uzun bir yol
a very long road
küçük bir çocuk
a small child
bir şey
something
önemli bir şey
something important
(Ben) (bir) kişiyim.
I am a person.
(Sen) (bir) çocuksun.
You are a child.
(O) (bir) köpek.
It is a dog.
(Bir) kitap okuyunuz.
Read a book.
Lütfen bir fincan çay içiniz.
Please drink a cup of tea.
(Bir) otelde kalıyorum.
I am staying in a hotel.
(Bir) ofiste çalışıyorum.
I am working in an office.
(Ben) (bir) çocuk muyum?
Am I a child?
bir fincan çay
a cup of tea
Şu (bir) kedi.
That is a cat.
O iyi (bir) fikir.
That is a good idea.
(Bir) kitap oku.
Read a book.
güzel bir kadın
a beautiful woman
Ağaçta (bir) kedi var.
There is a cat in the tree.
(Bir) kedi yok.
There is no cat.
Ağaçta (bir) kedi var mı?
Is there a cat in the tree?
Orada (bir) pazar var.
There is a market over there.
(Onun) pahalı (bir) saati var.
He has an expensive watch.
(Onun) güzel (bir) çantası var.
She has a beautiful bagÇ.
(Benim) el çantamda (bir) kedi var.
There is a cat in my handbag.
(Sizin) suyunuzda (bir) böcek var.
There is an insect in your water.
(Senin) kafanın üzerinde bir böcek var.
There is an insect on topÜZ of your headK.
Kayseri Türkiye'nin ortasında bir şehir.
Kayseri is a city in the middle of Turkey.
hiçbir
not a single ...
(Bir) etek giyiyorum.
I am putting on a skirt.
birkaç
several, a few, some
birçok
many, a lot of
biraz
some; a little, a few, a bit
Cadının siyah (bir) kedisi var.
The witch has a black cat.
(Ben) şekersiz kahve istiyorum.
I want coffee without sugar.
Ben (bir) Amerikalıyım.
I am an American
(Ben) yeni bir şey denemek istiyorum.
I want to try something new.
birtakım
a number of ...
bir kısım
a part; some, certain
bir miktar
some, a certain amount of
herhangi bir
any
Ne hoş bir akşam.
What a pleasant evening.
(Ben) bir fincan kahve alabilir miyim lütfen?
May I get a cup of coffee please?
Böyle bir konuyu seninle konuşamam.
I can't discuss a subject like this with you.
Başka bir kıza bakıyormuşsan tabii sevgilin senden ayrılır.
If you were (apparently) looking to another girl, of course your girlfriend will break up with you.
bir sürü
lots of, a great number of [Lit.] a herd of
Yatağın üzerinde bir kedi vardı.
There was a cat above the bed.
Annenin babanla bir problemi yokmuş.
Your mother does not have a problem with your father. APPARENTLY
Erik'in bir zihinsel bozukluğu varmış.
Erik has a mental disorder.APPARENTLY
Bana bir iyilik yapabilir misin?
Can you do me a favor?
Hakim özellikle Kamil'e sordu: "Son bir isteğin var mı?"
The judge asked Kamil in particular: "Do you have a last wish?"
Sonunda bu bir zevk meselesi.
In the end this is a matter of taste.
Hiçbir karakter bu eserde önemli bir rol almamış.
[Apparently] None of the characters took an important part in this work of art.
Şu köyün arkasından bir nehir akar.
A river flows from behind that village.
Kamil beyinsiz ve çulsuz bir adam.
Kamil is a retarded and broke man.
Küçük kuzenim çok dengesiz bir çocuk.
My little cousin is a very erratic child.
Kartallar yırtıcı bir hayvan türüdür.
Eagles are a predatory species of animals.
Ortalama bir vatandaşın maaşı çok düşük, doktorlar dahil.
The salary of an average citizen is very low, including (that of) the doctors.
Kamil'e göre IŞİD iyi bir organizasyon.
According to Kamil, ISIS is a good organization.
Git ve amcana bir takım elbise satın al
Go and buy a suit for your (paternal) uncle.
Aşçıya şunu söyledim: "Kabak bir yemek değil."
I told the following to the cook: "Zucchini is not a food."
Lahana çorbası iğrenç bir şey.
Cabbage soup is a disgusting thing.
Biyoloji sınıfında bir iskeletimiz var.
In the biology classroom we have a skeleton.
Bitmeyen bir ödev yüzünden dinlenemiyorum.
I can't rest because of an unending (piece of) homework.
Analı kızlı bir pikniğe gittik.
We went to a mother-daughter picnic.
Oranızda bir sivilce çıkmış.
[Lit.] (Apparently) In that place of you, a pimple has come out.
Dün akşam şeyler hakkında bir belgesel izledim.
I watched a documentary last night about thingies.
Kamil aptal bir adamsa
If Kamil is a stupid man
Hakime küfür etmeseydin belki sana bu kadar ağır bir ceza vermezdi.
If you didn't swear at the judge, maybe he wouldn't give you a punishment this heavy.
bir daha
one more time, again
bir süre
a while, for a while
Ona göre, Kamil yakışıklı bir adam.
According to her, Kamil is a handsome man.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.

Start learning Turkish now

You've reached your AI usage limit

Sign up to increase your limit.