Chapter 1- Boş bir yol - o

QuestionAnswer
single / exclusive / only / solitary / unique / one
tek
hand
el
with the hand
elle
with one hand only / with a single hand
tek elle
to hold
tutmak
he held
o tuttu
He held the cloak.
O pelerini tuttu.
He held the cloak one-handed.
O pelerini tek elle tuttu.
to work / to study / to try
çalışmak
the study / work / the trying
çalışma
benefit / profit / advantage / usefulness
fayda
The benefit of working / studying / trying
çalışmanın faydası
No use to work / study / try
çalışmanın bir faydası yoktur
There was no use to try
çalışmanın bir faydası yoktu
There was no use to try to hold.
tutmaya çalışmanın bir faydası yoktu
There was no use to try to hold the cloak.
Pelerini tutmaya çalışmanın bir faydası yoktu
There was no use to try to hold the cloak one-handed.
Pelerini tek elle tutmaya çalışmanın bir faydası yoktu.
the other
diğer
the other hand
diğer el
in the other hand
diğer elde
in his other hand
diğer elinde
a bow
bir yay
arrow
ok
there was
vardı
In the/his other hand he had a bow.
Diğer elinde bir yay vardı.
(a) bow and arrow (lit. arrow and bow)
ok ve yay
ready
hazır
a ready bow
hazır bir yay
to be pulled / to quit / to withdraw
çekilmek
The bow's arrow was nocked.
Yayın oku takılmış.
a bow whose arrow is nocked
oku takılmış bir yay
The arrow was ready to be pulled
Ok çekilmeye hazırdı.
whose arrow was ready to be pulled
oku çekilmeye hazırdı.
a bow whose arrow was nocked, ready to be drawn
oku takılmış çekilmeye hazır bir yay
In his other hand there was/he had a bow whose arrow was nocked, ready to be drawn.
Diğer elinde oku takılmış çekilmeye hazır bir yay vardı.
In his other hand he had a bow ready for pulling, whose arrow was nocked.
Diğer elinde, oku takılmış olan, çekilmiş hazır bir yay vardı.
There was no use to try to hold the cloak one-handed; in his other hand he had a bow whose arrow was knocked, ready to be drawn.
Pelerini tek elle tutmaya çalışmanın bir faydası yoktu; diğer elinde oku takılmış çekilmeye hazır bir yay vardı.