r

QuestionAnswer
to settle down / ease up
rahatlamak
Racoon / Waschbär (r)
rakun
uneasy/ uncomfortable /sick
rahatsız
guide / handbook /guide book / directory
rehber
colour
renk
You are welcome
Rica ederim
Request/ appeal / prayer
Rica
wind
rüzgâr
colourful
rengarenk
bribes
rüşvet
to take bribes
rüşvet almak
with a relaxed attitude (impolite)
rahat tavırlı
although (r)
rağmen
The wind snatched the coat off his hand.
Rüzgâr ceketi elinden kopardı.
the Lord
Rab
the Name of the Lord
RABbin adı
dream (while sleeping)
rüya
dreamless
rüyasız
a laughter of relief
bir rahatlama kahkahası
This was a laughter of relief.
Bir rahatlama kahkahasıydı bu
to disturb / to offend
rahatsız etmek
He will disturb continuously
rahatsız edip duracak
He will talk nonsense and disturb us continuously
Boş boş konuşup bizi rahatsız edip duracak.
a wave of wind (gust of wind)
Bir rüzgâr dalgası
picture / painting
resim
mural paintings
duvar resimleri
paintings and mural paintings
tablolar ve duvar resimleri
The mural paintings were defiled.
Duvar resimleri kirletilmişti.
colourful / coloured
renkli
Come to me. I (will) give you rest.
Bana gelin. Ben size rahat veririm.
I will put My Spirit upon Him.
Ruhum'u Onun üzerine koyacağım.
easy /at ease / easy going (r)
rahat
Go to Russia at Christmas.
Noel'de Rusya'ya git.
Please don't disturb him while he is studying.
Lütfen, ders çalıştığı zaman onu rahatsız etme.
planed / gehobelt
rendelenmiş
restaurant
restoran
guide book / city guide
şehir rehberi
shelves
raflar
river rafting (Wildwasserschlauchbootfahren)
rafting
to draw a picture
bir resim çizmek
to paint a picture
resim yapmak
mess / chaos
rezalet
windy
rüzgârlı
risk
risk
radio
radyo
interview
röportaj
I heard the results over the radio
sonuçları radyodan duydum
period (menstruation)
regl
That's a mess
rezalet ya
novel
roman
my other half; my soulmate
ruh ikizim
When in Rome do as the Romans do / si fueris Rōmae, Rōmānō vīvitō mōre; si fueris alibī, vīvitō sīcut ibī
Roma'daysan, Romalılar gibi davran
shameful / vile / crappie / shitty / dishonourable
rezil
to be ashamed / to lose face (r)
rezil olmak
in order to keep up appearances
ele güne karşı rezil olmamak için
to be publicly disgraced
konu komşuya rezil olmak
to lose face / to become disreputable
rezil rüsva olmak
Rhabarber /rhubarb
Ravent
pin /Reisszwecke
raptiye
Push reset !
Resete bas!
publicity
reklam
It was not worth the risk. ( lit to enter such risk)
Ama böyle bir rizikoya girmeye değmezdi.
officially / openly / for good
resmen
Harry, who felt that his face was very red for good
Yüzünün resmen kıpkırmızı olduğunu hisseden Harry
to spray / spit / versprühen / ausspucken /speien
püskürtmek
Please leave me in peace !
lütfen beni rahat bırak
to meet /come across /fall upon
rastlamak
romantic / dreamy / poetic
romantik
a romantic glance/glow appeared in her eyes
gözlerinde romantik bir parıltı beliriyordu
When she talked about lords and kings a romantic glance/glow appeared in those always ice cold looking eyes of hers
Lordlar ve krallardan söz ederken, o her zaman buz gibi soğuk bakan gözlerinde romantik bir parıltı beliriyordu.
sharp reflexes
keskin refleksler
it was a dream (r)
rüyaymış
it seems /to my surprise it was a dream
rüyaymış meğer
they relax
rahatlar
These shoes are very comfortable.
Bu ayakkabılar çok rahat.
The shoes are not comfortable. They are too tight.
Ayakkabılar rahat değil. Onlar çok sıkı.
Are the black shoes comfortable ?
Siyah ayakkabılar rahat mı?
priest / pater / clergymen
rahip
in the case/prosecution of Pastor Brunson
Rahip Brunson davasında
rayon / section / department
reyon
vegetable section
sebze reyonu
He opens the radio to listen to the news.
Haberleri dinlemek için radyoyu açar.
inconvenience / malaise / embarrassment /indisposition / unwellness / trouble
rahatsızlık
Don't take painkillers for a small indisposition.
Küçük rahatsızlık için ağrı kesici ilaçlar içme.
roquette / rocket /kind of watercress / Garten-Senfrauke
roka
to renovate / reintegrate
restore etmek
official vehicles
resmi araçlar
to consent / to approve
razı olmak
They think that if we sacrificed an animal God would approve of us.
Hayvan kurban edersek Allah bizden razı olur diye düşünürler.
All we see or seem is a dream within a dream (Edgar Allan Poe)
Gördüğümüz ve göründüğümüz rüya içinde bir rüyadır.
to take a picture (r) of
resmini çekmek
She photographed a rare bird.
Ender bir kuşun resmini çekti.
to venture /to take a risk
riske girmek
Nothing ventured, nothing gained.
Riske girmeden kazanılmaz.
an official declaration /a formal announcement
resmi bildiri
an offical emergency call (announcement)
acil bir resmi bildiri
being fashionable
revaçta olan
Her hair was combed in the most fashionable style (t) of Paris.
Saçları Paris'da en revaçta olan tarzda taranmıştı.
fennel
rezene
discomfortable /irritating /exasperating /disturbing /annoying /plaguesone
rahatsız edici
Both men and girls moved with a disturbing grace.
Hem kızlar hem de erkekler, rahatsız edici bir incelikle hareket ediyorlardı.
opponent /competitor / Konkurrent
rakip
competitors on the way to power /des concurrents sur le chemin vers le pouvoir /Konkurrenten auf dem Weg zur Macht
iktidar yolundaki rakipler
to reduce the number of competitors on the way to power
iktidar yolundaki rakiplerin sayısını azaltmak
the meeting has officially started
toplantı resmen başlamış bulunuyor
to request /ask /desire / beg
rica etmek
He requested that one of the gentlemen or the lady should come (t. e.) by all means.
O, beyefendilerden birinin veya hanımefedinin behemsal teşrif etmelerini rica ediyordu.
to be in a embarrasing situation/"in a mess despite the money
parasıyla rezil olmak
you are in a mess despite the money (e. g. you bought an expensive plain ticket and still got late)
Paranla rezil oldun.
The servants were gone, and the Trollocs as well , though he had not seen them go.
Hizmetkârlar gitmişti, gittiklerini görmemesine rağmen Trolloclar da.
priesthood
rahiplik
the area where her father was a priest
babası rahipliğini yapmakta olduğu bölge
the area where her father was a priest
babası rahipliğini yapmakta olduğu bölge
Better not to risk it. (Better if we don't...)
Risk almasak iyi olur.
minor of age /underage person
reşit olmayan
minors (of age)
reşit olmayanlar
I don't think they let the underage/minors in.
reşit olmayanları içeri soktuklarını sanmıyorum