only (s) | sadece |
an hour | saat |
half | yarım |
half an hour | yarım saat |
only half an hour remained | sadece yarım saat kalmıştı |
(air) plane | uçak |
landing (noun) | iniş |
to go down /to land /to start descending (lit. to pass to landing) | inişe geçmek |
for the airplane the starting to go down | uçağın inişe geçmesine |
only half an hour remained for the airplane starting to go down | Uçağın inişe geçmesine sadece yarım saat kalmıştı. |
but even this | ama bu bile |
to repair /resolve /dissolve /appease /smooth out | gidermek |
restlessness /unease (h) | huzursuzluk |
the restlessness inside me | içimdeki huzursuzluk |
but even this didn't appease the restlessness inside me | ama bu bile gidermiyordu içimdeki huzursuzluğu |
Only half an hour remained for the airplane starting to go down, but even this didn't appease the restlessness inside me. | Uçağın inişe geçmesine sadece yarım saat kalmıştı, ama bu bile gidermiyordu içimdeki huzursuzluğu. |