to maintain / pursue / continue | sürdürmek |
He continued (s) to look | bakmayı sürdürüyordu |
to spread /radiate | saçmak |
fire spreading /red hot | ateş saçan |
The god continued to look with fire spreading eyes | Tanrı ateş saçan gözlerle bakmayı sürdürüyordu. |
to hear | duymak |
as if he hadn't heard | sanki duymamış gibi |
as if he hadn't heard these words (s) | sanki bu sözleri duymamış gibi |
The god, as if he hadn't heard these words, continued to look with fire spreading eyes | Tanrı sanki bu sözleri duymamış gibi ateş saçan gözlerle bakmayı sürdürüyordu. |
at Byzas, the young king of this young country | bu genç ülkenin genç kralı Byzas'a |
The god, as if he hadn't heard these words, continued to look with fire spreading eyes at Byzas, the young king of this young country. | Tanrı sanki bu sözleri duymamış gibi ateş saçan gözlerle bakmayı sürdürüyordu bu genç ülkenin genç kralı Byzas'a. |