coolness | serinlik |
to feel | hissetmek |
He felt a coolness. | Bir serinlik hissetti. |
wet /damp /moist /humid | nemli |
He felt a damp coolness. | Nemli bir serinlik hissetti. |
broad | geniş |
front (part of the face) /forehead/Stirn | alın |
on his forehead | alnında |
on his broad forehead | geniş alnında |
fire | ateş |
to burn | yanmak |
to burn like fire | ateş gibi yanmak |
He felt a damp coolness on his broad like fire burning forehead. | Ateş gibi yanan geniş alnında nemli bir serinlik hissetti. |
hundred | yüz |
Unbelievable, you already learned hundred words. | İnanılmaz, çoktan yüz tane kelime öğrendin. |