| barrel /Faß | fıçı |
| with two small barrels | iki küçük fıçı ile |
| apple | elma |
| apple brandy | elma brendi |
| apple cider | elma şarabı |
| Tam's apple brandy | Tam'ın elma brendisi |
| with two little barrels of Tam's apple brandy | Tam'ın elma brendisinden iki küçük fıçı ile |
| eight big barrels of apple cider | sekiz büyük fıçı elma şarabı |
| to wait | beklemek |
| to make s. o. wait | bekletmek |
| to be made waiting > to settle /ripen | bekletilmek |
| to stiffen /harden | sertleşmek |
| to wobble /swing /stagger /switch | yalpalamak |
| eight | sekiz |
| eight big barrels of apple cider stood in the cart | sekiz büyük fıçı elma şarabı arabada duruyordu |
| eight big barrels of apple cider stood wobbeling in the cart | sekiz büyük fıçı elma şarabı yalpalayan arabada duruyordu |
| a bit stiffened | biraz sertleşmiş |
| from settling (ripening) during the winter | kışın bekletilmekten |
| a bit stiffened from settling (ripening) over the winter | kışın bekletilmekten biraz sertleşmiş |
| eight big barrels of apple cider, a bit stiffened from settling (ripening) over the winter, stood wobbeling in the cart | kışın bekletilmekten biraz sertleşmiş sekiz büyük fıçı elma şarabı yalpalayan arabada duruyordu |
| With two little barrels of Tam's apple brandy, stood eight big barrels of apple cider, a bit stiffened from settling (ripening) over the winter, wobbeling in the cart. | Tam'ın elma brendisinden iki küçük fıçı ile, kışın bekletilmekten biraz sertleşmiş sekiz büyük fıçı elma şarabı yalpalayan arabada duruyordu. |