robe (as of a judge) /Talar /Kutte | cübbe - cüppe |
to straighten something /to fix /to correct | düzeltmek |
when he straightened | düzeltirken |
when he straightened his robe (... p.) | cüppesini düzeltirken |
to be grateful for (ş) | şükretmek |
He was grateful | şükretti |
Bravo! You know now hundred and fifty Turkish words. | Aferin! Artık yüz elli tane Türkçe kelime biliyorsun. |
fire | ateş |
He was grateful that the fires were cold. | Ateşlerin soğuk olmasına şükretti. |
When he straightened his robe (... p.), he was thankful for the fires to be cold., | Cüppesini düzeltirken ateşlerin soğuk olmasına şükretti, |
otherwise | aksi hâlde |
to come down /descend / step down /get off | inmek |
descending until the floor | yere kadar inen |
wool | yün |
place / area /environment (e) | etraf |
hot | sıcak |
too /much /excessive | fazla |
too hot | fazla sıcak |
the place (e) would have been too warm | etraf fazla sıcak olacaktı |
otherwise the place (e) would have been too warm | aksi hâlde etraf fazla sıcak olacaktı |
with respect to / according to / considering /as regards | göre |
considering the black wools | siyah yünlere göre |
considering the until the floor descending black wools | yere kadar inen siyah yünlere göre |
otherwise considering the until the floor descending black wools, the place would have been too warm | aksi hâlde yere kadar inen siyah yünlere göre etraf fazla sıcak olacaktı |
When he straightened his robe(... p.), he was thankful for the fires to be cold, otherwise considering the until the floor descending black wools, the place would have been too warm. | Cüppesini düzeltirken ateşlerin soğuk olmasına şükretti, aksi hâlde yere kadar inen siyah yünlere göre etraf fazla sıcak olacaktı. |