then /after | sonra |
place / floor /ground | yer |
to sit | oturmak |
he sat | oturdu |
he sat (down) on the ground | yere oturdu |
then he set down on the floor | sonra yere oturdu |
then he sat down on the floor and... | sonra yere oturup... |
enthusiastic | çoşkulu |
enthusiastically | çoşkulu bir şekilde |
nose | burun |
his nose | burnu |
Bravo! You know now forty Turkish words. | Aferin! Artık kırk Türkçe kelime biliyorsun. |
cover /lid | kapak |
the cover of the suitcase | bavul kapağı |
lean against /put on /recline on | dayamak |
He put his nose on the lid of the suitcase. | Burnunu bavul kapağına dayadı. |
Enthousiastically he put his nose down on the lid of the suitcase. | Çoşkulu bir şekilde burnunu bavul kapağına dayadı. |
manner /way / form | şekil |
in a way (used with adjectives to form adverbs) | bir şekilde |
enthousiastically | çoşkulu bir şekilde |
Then he sat on the floor and put his nose enthousiastically down on the lid of the suitcase. | Sonra yere oturup çoşkulu bir şekilde burnunu bavul kapağına dayadı. |