Word | yapmak |
Meaning | to do; to make |
Part of speech | VERB - auxiliary |
Pronunciation | |
Course | Turkish |
Lesson | The present continuous |
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching grammar and vocabulary.
Usages of yapmak
to have breakfast | kahvaltı yapmak |
What are you doing? | (Sen) ne yapıyorsun?(Sen) ne yapıyorsun? |
to massage | masaj yapmak |
to exercise, to workout | spor yapmak |
I did that. | Ben onu yaptım.Ben onu yaptım. |
In the last three days I haven't done anything. | (Ben) son üç günde hiçbir şey yapmadım.(Ben) son üç günde hiçbir şey yapmadım. |
What will you do? | (Sen) ne yapacaksın?(Sen) ne yapacaksın? |
Let's not do this. | Bunu yapmayalım. |
Do your homework after coming home from school. | Okuldan eve geldikten sonra ödevini yap.Okuldan eve geldikten sonra ödevini yap. |
to take a bath, to bathe | banyo yapmak |
What are you going to do with so many books? | O kadar kitap ile ne yapacaksın? |
They don't cook at home. | Onlar evde yemek yapmaz(lar).Onlar evde yemek yapmaz(lar). |
to vaccinateSOMEONE | aşı yapmak |
to bargain | pazarlık yapmak |
to shop | alışveriş yapmak |
I'll do it. | Ben onu yaparım.Ben onu yaparım. |
to cook | yemek yapmak |
You must do your homework. | Ödevlerini yapmalısın. You might be wondering why we used the plural here.
If you say "Ödevini yapmalısın.", it sounds like you are referring to a specific homework assignment.
If you say "Ödevlerini yapmalısın.", you are talking about homework in general. |
That's how we do it. [Lit.] This work is done this way. | Bu iş böyle yapılır. |
[Apparently] German engineers built this machine. | Bu makineyi Alman mühendisler yapmışlar. |
If you do your homework we can play soccer. | Ödevini yapsan futbol oynayabiliriz. |
to be done; to be made | yapılmak |
Can you do me a favor? | Bana bir iyilik yapabilir misin? |
Do favour, find favour.TURKISH PROVERB | İyilik yap, iyilik bul. |
Don't be such a Kamil. [Lit.] Don't do Kamilness. | Kamillik yapma. |
to interview | röportaj yapmak |
I can do this myself | Bunu kendim yapabilirim. |
You should do the homework by yourselves. | Ödevi kendi kendinize yapmalısınız. |
Hopefully she did her homework. | İnşallah ödevini yapmıştır. |
I have to do my job, otherwise Erik will fire me. | İşimi yapmak zorundayım yoksa Erik beni kovar. |
We do nothing for Kamil. | Kamil için hiçbir şey yapmıyoruz. |
Successfulgood businesses make creative ads. | İyi işletmeler yaratıcı reklamlar yapar.İyi işletmeler yaratıcı reklamlar yapar. |
My homework that you will do | Yapacağın ödevim |
You could make the sale thanks to our connections. | Satışı bizim bağlantılarımız sayesinde yapabildiniz.Satışı bizim bağlantılarımız sayesinde yapabildiniz. |
You used to workout, now you don't anymore. | Eskiden spor yapardınız, artık yapmıyorsunuz. |
[Lit.] Did you thing'd the trash? | Çöpü şey yaptın mı? |
The teacher gave us thingies to do at home. | Evde yapmamız için öğretmen bize şey verdi.Evde yapmamız için öğretmen bize şey verdi. |
They are going to thing the thingie. | Şeyi şey yapacaklar. |
When it snowed we used to make snowmen. | Kar yağdığında kardan adamlar yapardık. |
If they are not hard they do all the exercises. | Zor değilse bütün alıştırmaları yaparlar. |
to practice | alıştırma yapmak |
If you want food, cook (do) it yourself. | Yemek istiyorsan kendin yap. |
[Lit.] If there isn't one of these ingredients, we can't make a cake. | Bu malzemelerden biri yoksa pasta yapamayız. |
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching grammar and vocabulary.