Question | Answer |
---|---|
to assume | varsaymak |
I might be not able to buy that cheap yellow dress. | O ucuz sarı elbiseyi satın alamayabilirim. |
This bus is too crowded, I might be not able to get off. | Bu otobüs çok kalabalık, inemeyebilirim. |
In the meeting, I might not be able to agree with your ideas. | Toplantıda sizin fikirlerinize katılamayabilirim. |
busy, dense, intense | yoğun |
Sometimes the work is busy; I might be not able to smoke. | Bazen iş yoğun oluyor; sigara içemeyebiliyorum. |
Someday you will forget me and that time you will not be able to not forgive me. | Bir gün beni unutacaksın ve o zaman beni affedemeyebileceksin. |
Your questions are stored by us to improve Elon.io