| thanks to, owing to, due toPOSITIVE | sayesinde |
| to pass an exam, test | sınav geçmek |
| I passed my exam thanks to you! | Senin sayende sınavımı geçtim! |
| because of, due to, on account ofNEGATIVE | yüzünden |
| to fail an exam, to flunk an exam | sınavdan kalmak |
| I failed the exam because of you! | Senin yüzünden sınavdan kaldım! |
| punishment, penalty | ceza |
| to punish | cezalandırmak |
| to be punished | cezalandırılmak |
| Because of Kamil, all of us were punished. | Kamil yüzünden hepimiz cezalandırıldık. |
| to be taken, to be gotten | alınmak |
| to be employed, to be taken to a job, to get a job | işe alınmak |
| Your neighbour's stupid child got that job thanks to his father's money. | Komşunun salak çocuğu, babasının parası sayesinde o işe alındı. |
| I was late because of traffic. | Trafik yüzünden geç kaldım. |
| sale, sales | satış |
| department, division | departman |
| sales department | satış departmanı |
| bond, link, tie | bağ |
| to tie, to bind, to fasten | bağlamak |
| to be attached, to connect, to be tied to | bağlanmak |
| connection, contact | bağlantı |
| You could make the sale thanks to our connections. | Satışı bizim bağlantılarımız sayesinde yapabildiniz. |