| I want you to die. | Ölmenizi istiyorum. |
| dream, fantasy | düş |
| to dream, to imagine | düşlemek |
| Every night, we dream of your love-making. | Her gece sizin sevişmenizi düşlüyoruz. |
| to last [a certain amount of] time; to take [a certain amount of] time | sürmek |
| It took me three hours to find your keys! | Anahtarlarını bulmam üç saat sürdü! |
| to lose | kaybetmek |
| It took long for the Germans to lose. | Almanların kaybetmesi uzun sürdü. |
| visionary | vizyoner |
| In order for you to be successful at business, you should be a visionary. | İşletmede başarılı olman için vizyoner olmalısın. |