Usages of tutmak
Sinema filminin en heyecanlı bölümünde herkes nefesini tutuyor.
At the most exciting part of the movie, everyone is holding their breath.
Ben kalemi tutuyorum.
I am holding the pen.
Pürüzlü kapı kolunu tutmak bazen zor olabilir.
Holding a rough doorknob can sometimes be difficult.
Gözlüğüm olmasa bile kitabı yakından tutarak okuyabiliyorum.
Even if I don’t have my glasses, I can read by holding the book close.
Salıncakta sallanırken çocuk oyuncak ayısını sıkıca tuttu.
While swinging on the swing, the child held her teddy bear tightly.
Elon.io is an online learning platform
We have an entire course teaching Turkish grammar and vocabulary.