grass / herb | ot |
most of / majority | çoğunluk |
most of the grass | otun çoğunluğu |
nettle | ısırgan |
Most of the herbs were nettles. | Otun çoğunluğu ısırgandı. |
so / much / ever so / very (p) | pek |
little / few | pek az |
Most of the few herbs were nettles. | Pek az otun çoğunluğu ısırgandı. |
to see | görmek |
seen (Passive Present Participle) | görülen |
the few herbs seen | görülen pek az otlar |
Most of the few seen herbs were nettles. | Görülen pek az otun çoğunluğu ısırgandı. |
the remainder / rest | kalan |
the rest of the herbs | otun kalanı |
plant | bitki |
sharp / pointed | sivri |
thorny | dikenli |
sharp and thorny vegetation | sivri ve dikenli bitkiler |
plants / vegetation | bitkiler |
was / were ( defect Verbform) | idi |
The rest of the herbs were sharp and thorny vegetation. | Otun kalanı sivri ve dikenli bitkiler idi. |
careless / listless / heedless | dikkatsiz |
careful | dikkatli |
boots | çizmeler |
dirty | pis |
old and dirty boots | eski ve pis çizmeler |
a careless boot | dikkatsiz bir çizme |
upon careless boots | dikkatsiz çizmelerin üzerinde |
to crush / squeeze / crunch | ezmek |
crushing (Present Participle) | ezen |
careless boots crushing them | onları ezen dikkatsiz çizmeler |
upon careless boots crushing them | onları ezen dikkatsiz çizmelerin üzerinde |
smell | koku |
to stink | pis kokmak |
to smell nice | güzel kokmak |
to rot / to go bad | kokuşmak |
rotten / foul / fetid / rancid | kokuşmuş |
Stinkweed (lit. rotten herbs) | kokuşmuşotları |
The rest of the herbs were sharp and thorny vegetation or stinkweed. | Otun kalanı ya sivri ve dikenli bitkiler ya da kokuşmuşotları idi. |
a bad smell | pis bir koku |
it left a nasty / foul smell | pis bir koku bıraktı |
The stinkweed (s) left a foul smell. | Kokuşmuşotları pis bir koku bıraktı. |
The stinkweed (s) left a foul smell on the boots. | Kokuşmuşotları çizmelerin üzerinde pis bir koku bıraktı. |
The stinkweed (s) left a foul smell on the careless boots crushing them. | Kokuşmuşotları onları ezen dikkatsiz çizmelerin üzerinde pis bir koku bıraktı. |
The rest (k) of the herbs were stinkweed leaving a foul smell on the careless boots who crushed them. | Otun kalanı onları ezen dikkatsiz çizmelerin üzerinde pis bir koku bırakan kokuşmuşotları idi. |
The rest (k) of the herbs were either sharp and thorny vegetation or stinkweed leaving a foul smell on the careless boots who crushed them. | Otun kalanı ya sivri ve dikenli bitkiler ya da onları ezen dikkatsiz çizmelerin üzerinde pis bir koku bırakan kokuşmuşotları idi. |
Most of the few seen herbs were nettles; the rest (k) were either sharp and thorny vegetation or stinkweed leaving a foul smell on the careless boots who crushed them. | Görülen pek az otun çoğunluğu ısırgandı; kalanı ya sivri ve dikenli bitkiler ya da onları ezen dikkatsiz çizmelerin üzerinde pis bir koku bırakan kokuşmuşotları idi. |