to complain | şikâyet etmek |
They didn't complain | şikâyet etmiyorlardı |
Of course they didn't complain | Şikâyet etmiyorlardı elbette |
mind /intelligence | akıl |
their intelligence /their minds | akılları |
they were intelligent | akılları vardı |
they were that smart/intelligent /they had that much sense | o kadar da akılları vardı |
Of course they didn't complain, they had that much sense... | Şikâyet etmiyorlardı elbette, o kadar da akılları vardı... |
place | yer |
instead (in the place of this) | bunun yerine |
head | baş |
their heads | başları |
to bend sthg | eğmek |
to be bent | eğilmek |
bent (past passive participle) | eğilmiş |
their heads bent | başları eğilmiş |
to work | çalışmak |
they were working their heads bent | başları eğilmiş çalışıyorlardı |
silent | sessiz |
indifference | umursamazlık |
a silent indifference | sessiz bir umursamazlık |
in | içinde |
to do business /work | iş yapmak |
they were doing their work | işlerini yapıyorlardı |
to move | hareket etmek |
they moved | hareket ediyorlardı |
they moved doing their work | işlerini yaparak hareket ediyorlardı |
they moved doing their work in a silent indifference | sessiz bir umursamazlık içinde işlerini yaparak hareket ediyorlardı |
instead they only worked their heads bent, doing their work moving in a silent indifference | bunun yerine sadece başları eğilmiş çalışıyor sessiz bir umursamazlık içinde işlerini yaparak hareket ediyorlardı. |
Of course they didn't complain, they had that much sense, instead they only worked their heads bent, doing their work moving in a silent indifference | Şikâyet etmiyorlardı elbette, o kadar da akılları vardı; bunun yerine sadece başları eğilmiş çalışıyor, sessiz bir umursamazlık içinde işlerini yaparak hareket ediyorlardı. |