to approve /confirm | onaylamak |
to disapprove | onaylamamak |
disapproving | onaylamayan |
her father's disapproving eyes | babasının onaylamayan gözleri |
angrily (h) | hiddetle |
Her father's disapproving eyes were glowing (sparkling) with anger. | Babasının onaylamayan gözleri hiddetle parlıyordu. |
judge (h) | hâkim |
to dominate | hâkim olmak |
to dominate yourself | kendine hâkim olmak |
to learn to dominate yourself | kendine hâkim olmayı öğrenmek |
if you learn | öğrensen |
you better learn | öğrensen iyi edersin |
''You better learn to dominate yourself.' | 'Kendine hâkim olmayı öğrensen iyi edersin.' |