nose | burun |
her nose | burnu |
to her nose | burnuna |
The journalist extended his recording device to her nose. 'Miss Sexton?' | Muhabir kayıt cihazını burnuna uzatmıştı. 'Bayan Sexton?' |
to fix /set /plant /erect | dikmek |
Rachel fixed her eyes (gaze) on the reporter. | Rachel bakışlarını muhabire dikti. |
Who are you? | Sen kimsin? |
whoever you are | her kimsen |
or (y) | ya da |
Ralph or whoever you are | Ralph ya da kimsen |
know this well (tr: that > the following ) | şunu iyi bil |
Ralph or whoever you are know this well: | Ralph ya da kimsen, şunu iyi bil: |
intention | niyet |
my intention | niyetim |
I have no intention | hiç niyetim yok |
I have no intention to quit my job. | İşimi bırakmaya hiç niyetim yok. |
in behalf of | adına |
to work in behalf of Senator Sexton | Senatör Sexton adına çalışmak |
in order to work in behalf of Senator Sexton | Senatör Sexton adına çalışmak için |
I have no intention to quit my job in order to work in behalf of Senator Sexton. | Senatör Sexton adına çalışmak için işimi bırakmaya hiç niyetim yok. |
'Ralph or whoever you are know this well: I have no intention to quit my job in order to work in behalf of Senator Sexton.' | 'Ralph ya da kimsen, şunu iyi bil: Senatör Sexton adına çalışmak için işimi bırakmaya hiç niyetim yok.' |