When she looked at her father | babasına bakınca |
She felt in his artificial smile | onun yapmacık tebessümünde hissetti |
to be prepared /to get ready | hazırlanmak |
to be pre-prepared | önceden hazırlanmak |
that the question was pre-prepared | sorunun önceden hazırlandığı |
She felt in his artificial smile that the question was pre-prepared. | onun yapmacık tebessümünde sorunun önceden hazırlandığını hissetti. |
When she looked at her father, she felt in his artificial smile that the question was pre-prepared. | Babasına bakınca, onun yapmacık tebessümünde sorunun önceden hazırlandığını hissetti. |
to step up onto sthg | bir şeyin üstüne çıkmak |
She stepped up onto the table and... | Masanın üstüne çıkıp |
full of holes | delik deşik |
to perforate | delik deşik etmek |
fork | çatal |
with the fork | çatalla |
She wanted to perforate him with the fork. | Onu çatalla delik deşik etmek istedi. |
She wanted to step up onto the table and perforate him with the fork. | Masanın üstüne çıkıp onu çatalla delik deşik etmek istedi. |