to eliminate | saf dışı bırakmak |
Senator Sexton eliminated the question. | Senatör Sexton soruyu saf dışı bıraktı. |
Senator Sexton eliminated the question in a wink. (in one moment) | Senatör Sexton soruyu bir anda saf dışı bıraktı. |
laughter | kahkaha |
to burst into laughter | kahkahaya boğulmak |
Bursting into laughter Senator Sexton eliminated the question in a wink. | Senatör Sexton kahkahaya boğularak soruyu bir anda saf dışı bıraktı. |
first of all | öncelikle |
'Ralph, first of all, the President and I are not opponents.' | 'Ralph, öncelikle Başkan ve ben rakip değiliz.' |
patriot | vatansever |
we (all) | bizler |
We (all) are only two patriots. | Bizler sadece iki vatanseveriz. |
idea /thought (f) | fikir |
having different ideas | iki fikirlere sahip |
We (all) are only two patriots having different ideas. . | Bizler sadece farklı fikirlere sahip iki vatanseveriz. |
to love /like | sevmek |
our beloved country | sevdiğimiz ülke |
to govern /rule / direct /conduct | yönetmek |
how we will rule | nasıl yöneteceğimiz |
how we will rule our beloved country | sevdiğimiz ülkeyi nasıl yöneteceğimiz |
concerning how we will rule our beloved country | sevdiğimiz ülkeyi nasıl yöneteceğimiz konusunda |
having different ideas concerning how we will rule our beloved country | sevdiğimiz ülkeyi nasıl yöneteceğimiz konusunda farklı fikirlere sahip |
We are just two patriots having different ideas concerning how we will rule our beloved country. | Bizler sadece sevdiğimiz ülkeyi nasıl yöneteceğimiz konusunda farklı fikirlere sahip iki vatanseveriz. |