a croissant | bir kruvasan |
Rachel took a croissant. | Rachel bir kruvasan aldı. |
basket | sepet |
Rachel took a croissant from the basket. | Rachel sepetten bir kruvasan aldı. |
the basket on top of the table | masanın üstündeki sepet |
Rachel took a croissant from the basket on the table. | Rachel masanın üstündeki sepetten bir kruvasan aldı. |
grudgingly | homurdanarak |
Grudgingly Rachel took a croissant from the basket on the table. | Rachel homurdanarak masanın üstündeki sepetten bir kruvasan aldı. |
question | soru |
a few questions | birkaç soru |
May I ask you a few questions? | Size birkaç soru sorabilir miyim? |
'Ralph Sneeden,' said the reporter. 'Washington Post. May I ask you a few questions?' | Muhabir 'Ralph Sneeden,' dedi. 'Washington Post. Size birkaç soru sorabilir miyim?' |