Question | Answer |
---|---|
to not disrupt/destroy > to keep up | bozmamak |
Rachel tried to keep up | Rachel bozmamaya çalıştı |
serenity /calmness/, composure | dinginlik |
Rachel tried to keep up her composure | Rachel dinginliğini bozmamaya çalıştı |
Rachel sighed. | Rachel içini çekti. |
Rachel sighed, trying to keep up her composure. | Rachel dinginliğini bozmamaya çalışarak içini çekti. |
to get a job | iş almak |
'I worked a lot to get this job, dad. I won't quit.' | 'Bu işi almak için çok çalıştım, baba. Bırakmayacağım. ' |