when appropriate | yeri gelince - yeri geldiğinde |
tear | yaş |
with tears | yaşlarla |
to fill (get full) | dolmak |
when appropriate his eyes would fill with tears | yeri gelince gözleri yaşlarla dolardı |
but then | ama sonra |
immediately afterwards | hemen sonra |
the tears would go | yaşlar giderdi |
When appropriate his eyes would fill with tears but then immediately afterwards the tears would go. | Yeri gelince gözleri yaşlarla dolar, ama sonra, hemen sonra yaşlar giderdi. |
enthousiastic | çoşkulu |
spirit | ruh |
an enthousiastic spirit | çoşkulu bir ruh |
door | kapı |
to open | açmak |
open the door | kapıyı aç |
to open a (any) door | kapı açmak |
the tears would go and open a door to an enthousiastic spirit | yaşlar gider ve çoşkulu bir ruha kapı açardı. |
trust/confidence | güven |
to suggest /inspire | telkin etmek |
to inspire confidence | güven telkin etmek |
trust in /towards everything | her şeye karşı güven |
the tears would go immediately after and by inspiring trust in everything open a door to an enthousiastic spirit | hemen sonra yaşlar gider ve her şeye karşı güven telkin ederek, çoşkulu bir ruha kapı açardı |
When appropriate his eyes would fill with tears but then immediately afterwards the tears would go and by inspiring trust in everything open a door to an enthousiastic spirit. | Yeri gelince gözleri yaşlarla dolar, ama sonra, hemen sonra yaşlar gider ve her şeye karşı güven telkin ederek, çoşkulu bir ruha kapı açardı. |