tax | vergi |
a gift from God (a) /a natural talent | Allah vergisi |
The Senator's eyes were a gift from God. | Senatörün gözleri Allah vergisiydi. |
to guess | tahmin etmek |
let me guess | tahmin edeyim |
like I guessed | tahmin ettiğim gibi |
Rachel guessed | Rachel tahmin ediyordu |
specialty /peculiarity/quality /character/particularity | özellik |
to take (away) /lead | götürmek |
that this particularity would lead him | bu özelliğinin onu götüreceği |
that this particularity would lead him into the White House | bu özelliğinin onu Beyaz Saray'a götüreceği |
Rachel guessed that this particularity would lead him into the White House. | Rachel bu özelliğinin onu Beyaz Saray'a götüreceğini tahmin ediyordu. |