wet /damp /moist /humid | ıslak |
a wet hole | ıslak bir oyuk |
it is not / not | değil |
not a a wet hole | ıslak bir oyuk değil |
dirty /filthy /nasty | pis |
not a filthy hole | pis oyuk değil |
disgusting | iğrenç |
not a disgusting, filthy, wet hole | iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil |
mud /clay /dirt | çamur |
water | su |
watery /soupy /runny | sulu |
slosh /sludge | sulu çamur |
smell /scent | koku |
the smell of sludge | sulu çamur kokusu |
with a smell of sludge | sulu çamur kokusuyla |
worm | solucan |
tail | kuyruk |
worm tails | solucan kuyrukları |
with worm tails | solucan kuyruklarıyla |
full (with =ile) | dolu |
a hole full with the smell of sludge | sulu çamur kokusuyla dolu bir oyuk |
a hole full with worm tails | solucan kuyruklarıyla dolu bir oyuk |
and | ve |
Not a hole full of worm tails and a slushy smell | Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu bir oyuk değil |
not a disgusting, filthy, wet hole, full of worm tails and a slushy smell | Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil |
sand | kum |
sandy | kumlu |
and /also(following noun, participle...) | da - de |
also not a sandy hole | kumlu oyuk da değil |
naked /bare /unvarnished | çıplak |
dry | kuru |
also not a dry, unvarnished, sandy hole | kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil |
a place | yer |
to sit /live (stay) | oturmak |
a place to sit | oturacak bir yer |
food /meal | yemek |
to eat | yemek |
to eat food | yemek yemek |
a place to eat food | yemek yiyecek bir yer |
not having a place to sit | oturacak bir yeri olmayan |
not having a place to eat | yemek yiyecek bir yeri olmayan |
or | veya |
a hole not having a place where to sit or to eat food | Oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan bir oyuk |
also not a dry, unvarnished, sandy hole, having no place where to sit or to ear | Oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil |
Not a disgusting, filthy, wet hole, full of worm tails and a slushy smell, also not a dry, unvarnished, sandy hole having no place where to sit or to eat. | Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil, oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil |
a Hobbit hole (k) | bir hobbit kovuğu |
it was a Hobbit hole (k) | bir hobbit kovuğuydu |
it meant | demekti |
comfort | konfor |
and this also meant comfort | ve bu da konfor demekti |
It was a Hobbit hole and this also meant comfort. | Bir hobbit kovuğuydu ve bu da konfor demekti. |
Not a disgusting, filthy, wet hole(o) , full of worm tails and a slushy smell, also not a dry, unvarnished, sandy hole(o) having no place where to sit or to eat: It was a Hobbit hole(k) and this also meant comfort. | Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil, oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil: Bir hobbit kovuğuydu ve bu da konfor demekti. |
hole /cavity (k) (in a tree) | kovuk |