David | Davut |
to write | yazmak |
a psalm that David wrote | Davut'un yazdığı mezmur |
to flee /escape /get away | kaçmak |
when he fled | kaçtığı zaman |
a psalm that David wrote when he fled | Davut'un kaçtığı zaman yazdığı mezmur |
Absalom | Avşalom |
his son Absalom | oğlu Avşalom |
when he fled from his son Absalom | oğlu Avşalom'dan kaçtığı zaman |
a psalm that David wrote when he fled from his son Absalom | Davut'un oğlu Avşalom'dan kaçtığı zaman yazdığı mezmur |
oh Lord (y.) | ya RaB |
enemy | düşman |
my enemies | düşmanlarım |
how much | ne kadar |
to increase /to multiply (fig.) | çoğalmak |
how much has he increased | ne kadar çoğaldı |
Oh Lord (y.), how much my enemies have increased! | Ya RaB, düşmanlarım ne kadar çoğaldı! |
especially / particularly /above all | hele |
against me | bana karşı |
to riot /to mutiny / to protest against /revolt /rebel /to rise up (against) | ayaklanmak |
those who rise up (against) | ayaklananlar |
especially those rising up against me | hele bana karşı ayaklananlar |
Oh Lord (y.), how much my enemies have increased! Especially those rising up against me. | Ya RaB, düşmanlarım ne kadar çoğaldı! Hele bana karşı ayaklananlar. |
for me | benim için |
many /most of them | birçoğu |
Many of them say for me : | Birçoğu benim için: diyor. |
God (t) | Tanrı |
in the presence of God /in God | Tanrı katında |
salvation | kurtuluş |
there is no salvation for him | ona kurtuluş yok |
There is no salvation for him in God. | Tanrı katında ona kurtuluş yok. |
Many of them say for me : 'There is no salvation for him in God.' | Birçoğu benim için: 'Tanrı katında ona kurtuluş yok.' diyor. |
But you, oh (y) Lord | Ama Sen, ya RaB |
shield (k) | kalkan |
you are a shield | kalkansın |
But you oh (y) Lord are a shield. | Ama Sen, ya RaB kalkansın. |
surrounding / environment / perimeter/periphery / circumference /circle | çevre |
around me | çevremde |
But You oh (y) Lord, You are a shield around me. | Ama Sen ya RaB, çevremde kalkansın. |
honour /pride | onur |
my honour | onurum |
You are my honour. | Onurum Sensin. |
head | baş |
my head | başım |
up /upwards | yukarı |
to lift /remove /hoist | kaldırmak |
to lift up /to raise | yukarı kaldırmak |
the one lifting up my head | başımı yukarı kaldıran |
You are the one lifting up my head. | Başımı yukarı kaldıran Sensin. |
You are my honour, the One lifting up my head. | Onurum, başımı yukarı kaldıran Sensin. |
to call /cry /shout (s) | seslenmek |
I cry unto the Lord. | RaB'be seslenirim. |
to answer (y.) | yanıtlamak |
He answers (y) me. | Yanıtlar beni. |
from His holy mountain | kutsal dağından |
He answers (y) me from His holy mountain. | Yanıtlar beni kutsal dağından. |
I cry unto the Lord. He answers me from His holy mountain. | RaB'be seslenirim. Yanıtlar beni kutsal dağından. |
to lie (down) /to go to bed | yatmak |
I lie down /I go to sleep | yatarım |
to sleep | uyumak |
I lie down (and) sleep | Yatar uyurum |
to wake up | uyanmak |
I wake up | uyanırım |
I wake up (and) get up. | Uyanır kalkarım. |
I lie down (and) sleep. I wake up (and) get up. | Yatar uyurum. Uyanır kalkarım. |
support | destek |
The Lord is a support to me. (fact) /The Lord suports me. | RaB destektir bana. |
I lie down (and) sleep. I wake up (and) get up. The Lord supports me. | Yatar uyurum. Uyanır kalkarım. RaB destektir bana. |
I have no fear. | Korkum yok. |
thousand | bin |
thousands | binlerce |
thousands of enemies | binlerce düşman |
from thousands of enemies | binlerce düşmandan |
to surround /encircle | sarmak |
to surround me (my environment) | çevremi sarmak |
surrounding me (my environment) (part. pres.) | çevremi saran |
I have no fear from thousands of enemies surrounding me. | Korkum yok çevremi saran binlerce düşmandan. |
Oh (y) Lord arise! | Ya RaB kalk! |
to save /rescue | kurtarmak |
Rescue me! | Kurtar beni! |
O (e) God, rescue me! | Ey Tanrı, kurtar beni! |
Oh (y) Lord arise! O (e) God, rescue me! | Ya RaB kalk! Ey Tanrı, kurtar beni! |
to beat/hit (once) (+Dat.!) | vurmak |
chin /jaw | çene |
the jaws of my enemies | düşmanlarımın çenesi |
all (b) | bütün |
all (b) my enemies | bütün düşmanlarım |
Strike the jaw of all my enemies! | Vur bütün düşmanlarımın çenesine! |
tooth | diş |
Break the teeth of the wicked! | Kır kötülerin dişlerini! |
Salvation is in the Lord. (fact) | Kurtuluş RaB'dedir. |
upon your people (h) | halkının üzerinde |
blessing / abundance | bereket |
your blessing | bereketin |
May your blessing be upon your people! | Halkının üzerinde olsun bereketin! |
A psalm that David wrote when he fled from his son Absalom. | Davut'un oğlu Avşalom'dan kaçtığı zaman yazdığı mezmur |
Oh Lord (y.), how much my enemies have increased! Especially those rising up against me. | Ya RaB, düşmanlarım ne kadar çoğaldı! Hele bana karşı ayaklananlar. |
Many of them say for me : 'There is no salvation for him in God.' | Birçoğu benim için: 'Tanrı katında ona kurtuluş yok.' diyor. |
But You oh (y) Lord, You are a shield around me. You are my honour, the One lifting up my head. | Ama Sen ya RaB, çevremde kalkansın. Onurum, başımı yukarı kaldıran Sensin. |
I cry unto the Lord. He answers me from His holy mountain. | RaB'be seslenirim. Yanıtlar beni kutsal dağından. |
I lie down (and) sleep. I wake up (and) get up. The Lord supports me. | Yatar uyurum. Uyanır kalkarım. RaB destektir bana. |
I have no fear from thousands of enemies surrounding me. | Korkum yok çevremi saran binlerce düşmandan |
Oh (y) Lord arise! O (e) God, rescue me! | Ya RaB kalk! Ey Tanrı, kurtar beni! |
Strike the jaw of all my enemies! | Vur bütün düşmanlarımın çenesine! |
Break the teeth of the wicked! | Kır kötülerin dişlerini! |
Salvation is in the Lord. (fact) | Kurtuluş RaB'dedir. |
May your blessing be upon your people! | Halkının üzerinde olsun bereketin! |