Mezmur 2

QuestionAnswer
what
ne
What is this /what is it
Bu ne(dir) ?
chaos/confusion/uproar/turmoil/turbulece/anarchy /commotion
kargaşa
What is this turmoil?
Nedir bu kargaşa?
nation / people
ulus
that is among
arasındaki
this turmoil among the nations
uluslar arasındaki bu kargaşa
What is this turmoil among the nations?
Nedir uluslar arasındaki bu kargaşa?
Why
neden
empty /futile/idle/unfounded
boş
order /scheme /layout /arrangement
düzen
futile schemes
boş düzenler
to establish /build/set up / organize /put together
kurmak
Why does he set up futile schemes?
Neden boş düzenler kurar?
people /folk (h)
halk
Why these peoples (h) set up unfounded (empty) arrangements?
Neden boş düzenler kurar bu halklar?
world /earth
dünya
king
kral
the kings of the earth
dünyanın kralları
to tie up/to band together /to form ranks
saf bağlamak
the kings of the earth form ranks
dünyanın kralları saf bağlıyor
monarch /ruler
hükümdar
to join /unite /ally
birleşmek
the rulers ally
hükümdarlar birleşiyor
against /opposite / before /towards +dative
karşı
against the Lord
RaB'be karşı
against the king
krala karşı
to anoint
meshetmek
the king he anointed
meshettiği kral
against the Lord and the king he has anointed
RaB'be ve meshettiği krala karşı
the rulers ally against the Lord and the king he has anointed
hükümdarlar birleşiyor RaBbe ve meshettiği krala karşı
to snatch /rip off / tear /cut off
koparmak
belt ( also for machines/cars) /strap /sling /band
kayış
let us tear off
koparalım
their belts /bands
kayışları
let us tear off their bands
koparalım kayışlarını
they
onlar
their
onların
let us tear off their (reinforced) bands
koparalım onların kayışlarını
to say (d)
demek
they say (d)
diyorlar
'Let's tear off their bands!' they say.
'Koparalım onların kayışlarını!' diyorlar.
to throw
atmak
let's throw
atalım
on top of / on
üzerinde
from on top /over /off (one's back)
üzerinden
off (our back) /from upon us
üzerimizden
bond /link /tie
bağ
their ties
bağları
Let's throw off their bonds!
Atalım üzerimizden bağlarını!
'Let's tear off their bands!' they say. 'Let's throw off their bonds!'
'Koparalım onların kayışlarını!' diyorlar. 'Atalım üzerimizden bağlarını!'
sky /heaven
gök
the heavens
gökler
in the heavens
göklerde
sitting (part pres act)
oturan
the Lord sitting in the heavens
göklerde oturan RaB
to laugh
gülmek
he is laughing
gülüyor
the Lord sitting in the heavens is laughing
göklerde oturan RaB gülüyor
to have fun with /to be amused about
ile eğlenmek
with them
onlarla
he is amused with/about them
onlarla eğleniyor
The Lord sitting in the heavens is laughing. He is amused about them.
Göklerde oturan RaB gülüyor. Onlarla eğleniyor.
then /after
sonra
to warn
uyarmak
he warns
uyarıyor
them
onları
then he warns them
sonra uyarıyor onları
angrily
öfkeyle
then he warns them angrily
sonra öfkeyle uyarıyor onları
wrath /rage /fury
gazap
with /by/in his wrath
gazabıyla
horror
dehşet
to fall
düşmek
to let fall / cause to fall
düşürmek
to horrify s.o./to terrify someone /make someone's blood curdle /make someone's hair stand on edges
dehşete düşürmek
he terrifies them in his wrath and says
gazabıyla dehşete düşürüyor ve diyor
to seat /place /set
oturtmak
I have set
Ben oturttum
I have set my King
Ben kralımı oturttum
and he said:'I have set my King'
Ve, 'Ben kralımı oturttum' diyor.
holy
kutsal
mountain
dağ
my holy mountain
kutsal dağım
Zion
Siyon
onto Zion
Siyon'a
onto my holy Mount Zion
kutsal dağım Siyon'a
and he says:'I have set my King on my holy Mount Zion.'
Ve, 'Ben kralımı kutsal dağım Siyon'a oturttum.' diyor.
announcement /notification/proclamation/report
bildiri
the declaration of the Lord
RaB'bin bildirisi
to announce /declare /publish /proclaim
ilan etmek
I will announce
ilan edeceğim
I will announce the declaration of the Lord
RaB'bin bildirisini ilan edeceğim
he said to me
bana dedi
my son
oğlum
you are my son
sen benim oğlumsun
He said to me:'You are my son.'
Bana, 'Sen benim oğlumsun.' dedi.
father
baba
I became
oldum
I became a father to you.
ben sana baba oldum
today
bugün
Today I became a father to you.
Bugün ben sana baba oldum.
He said to me:'You are my son. Today I became a father to you.'
Bana, 'Sen benim oğlumsun.' dedi. 'Bugün ben sana baba oldum.
I will announce the declaration of the Lord: He said to me:'You are my son. Today I became a father to you.'
RaB'bin bildirisini ilan edeceğim : Bana, 'Sen benim oğlumsun' dedi, 'Bugün ben sana baba oldum.'
to wish /beg /desire
dilemek
from me
benden
wish from me /ask of me
dile benden
let me give you
sana vereyim
ask of me, let me give you
dile benden, sana vereyim
earth /world /surface (y)
yeryüzü
four
dört
parish /district /corner
bucak
the four corners of the earth /the uttermost corners of the World / the ends of the earth
yeryüzünün dört bucağı
ask of me, let me give you the ends of the earth
dile benden, sana yeryüzünün dört bucağını vereyim
property /possession
mülk
as (of) /being /for
olarak
as possession
mülk olarak
let me give you the ends of the earth as possession
sana mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim
heritage /inheritance
miras
ask of me, let me give you the nations for inheritance
dile benden sana miras olarak ulusları vereyim
ask of me, let me give you the nations for inheritance, the ends of the earth as your possession
Dile benden, sana miras olarak ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim.
iron
demir
club /cudgel /rod
çomak
iron rod
demir çomak
to break
kırmak
you will break them
kıracaksın onları
you will break them with an iron rod
demir çomakla kıracaksın onları
earthenware pot
çömlek
to tear into pieces / smash /shatter / dash into pieces
parçalamak
to dash into pieces like earthenware
çömlek gibi parçalamak
You will dash them into pieces like earthenware
çömlek gibi parçalayacaksın
o (adressing s. o.)
ey
o kings
ey krallar
smart /intelligent /clever /wise
akıllı
Be wise!
Akıllı olun!
O kings, be wise!
Ey krallar, akıllı olun!
leader (ö)
önder
world leaders
dünya önderleri
lesson
ders
to take lessons from /to learn a lesson
ders almak
Learn a lesson!
Ders alın!
O world leaders, learn a lesson!
Ey dünya önderleri, ders alın!
to serve
hizmet etmek
Serve the Lord
RaB'be hizmet edin!
fear
korku
with fear
korkuyla
Serve the Lord with fear!
RaB'be korkuyla hizmet edin!
to tremble (constantly)
titremek
(with/by) trembling
titreyerek
to rejoice /be happy /be glad
sevinmek
Rejoice!
Sevinin!
Rejoice with trembling!
Titreyerek sevinin!
Serve the Lord with fear! Rejoice with trembling!
RaB'be korkuyla hizmet edin! Titreyerek sevinin!
to kiss
öpmek
kiss!
öpün!
Kiss the son!
Oğulu öpün!
to get angry
öfkelenmek
that he doesn't get angry (let him not get angry)
ki öfkelenmesin
Kiss the son, so that he doesn't get angry !
Oğulu öpün ki öfkelenmesin !
to watch (i) /to follow /pursue
izlemek
on the the way that you follow /on your way
izlediğiniz yolda
to be destroyed /to shipwreck /to be ruined
mahvolmak
you get ruined
mahvolursunuz
you get ruined on your way
izlediğiniz yolda mahvolursunuz
if not /otherwise
yoksa
otherwise you get ruined on your way
yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz
Kiss the son, so that he doesn't get angry ! Otherwise you get ruined on your way.
Oğulu öpün ki öfkelenmesin ! Yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz.
anger
öfke
his anger
öfkesi
to flare up /to blaze up (fire)
alevlenmek
to quickly flame up
alevlenivermek
his anger quickly flames up
öfkesi alevleniverir
moment
an
in one moment /on a sudden/in a flash /in a wink
bir anda
for his anger quickly flames up in a moment
çünkü öfkesi bir anda alevleniverir
to take refuge /to shelter /to harbor
sığınmak
those who take refuge
sığınanlar
How happy are those who take refuge!
Ne mutlu sığınanlara!
to take refuge in Him
O'na sığınmak
How happy are those who take refuge in Him!
Ne mutlu O'na sığınanlara!
What is this turmoil among the nations?
Nedir uluslar arasındaki bu kargaşa?
Why these peoples (h) set up unfounded (empty) arrangements?
Neden boş düzenler kurar bu halklar?
The kings of the earth form ranks, the rulers ally against the Lord and the king he has anointed.
Dünyanın kralları saf bağlıyor, Hükümdarlar birleşiyor RAB'be ve meshettiği krala karşı.
'Let's tear off their bands!' they say. 'Let's throw off their bonds!'
'Koparalım onların kayışlarını!' diyorlar. 'Atalım üzerimizden bağlarını!'
The Lord sitting in the heavens is laughing. He is amused about them.
Göklerde oturan RaB gülüyor. Onlarla eğleniyor.
Then He warns them angrily, He terrifies them in his wrath.
Sonra öfkeyle uyarıyor onları, gazabıyla dehşete düşürüyor.
And he says:'I have set my King on my holy Mount Zion.
Ve, 'Ben kralımı kutsal dağım Siyon'a oturttum.' diyor.
I will announce the declaration of the Lord: He said to me:'You are my son. Today I became a father to you.'
RaB'bin bildirisini ilan edeceğim : Bana, 'Sen benim oğlumsun' dedi, 'Bugün ben sana baba oldum.'
Ask of me, let me give you the nations for inheritance, the ends of the earth as your possession.
Dile benden, sana miras olarak ulusları, mülk olarak yeryüzünün dört bucağını vereyim.
You will break them with an iron rod. You will dash them into pieces like earthenware.
Demir çomakla kıracaksın onları. Çömlek gibi parçalayacaksın.
O kings, be wise! O world leaders, learn a lesson!
Ey krallar, akıllı olun! Ey dünya önderleri, ders alın!
Serve the Lord with fear! Rejoice with trembling!
RaB'be korkuyla hizmet edin! Titreyerek sevinin!
Kiss the son, so that he doesn't get angry ! Otherwise you get ruined on your way, for his anger quickly flames up in a moment.
Oğulu öpün ki öfkelenmesin ! Yoksa izlediğiniz yolda mahvolursunuz, çünkü öfkesi bir anda alevleniverir.
How happy are those who take refuge in Him!
Ne mutlu O'na sığınanlara!