eye | göz |
their eyes | gözleri |
open | açık |
to lie (down) /to go to bed | yatmak |
they lie there | orada yatıyorlar |
They lie there like that. | Orada öyle yatıyorlar. |
They lie there like that, their eyes open. | Gözleri açık orada öyle yatıyorlar. |
ice | buz |
like ice | buz gibi |
cold | soğuk |
cold as ice | buz gibi soğuk |
on top of / on (.. st..) | üstünde |
on top of them | üstlerinde |
evening | akşam |
food /meal | yemek |
supper /dinner | akşam yemeği |
dress / outfit /attire /costume | kılık |
their dinner outfits | akşam yemeği kılıkları |
They still had their dinner outfits on them. | Üstlerinde hâlâ akşam yemeği kılıkları var. |
They lie there like that, their eyes open. Cold as ice. They still had their dinner outfits on them. | Gözleri açık orada öyle yatıyorlar. Buz gibi soğuk. Üstlerinde hâlâ akşam yemeği kılıkları var. |