story (ö) | öykü |
the girl's story | kızın öyküsü |
This is not that girl's story. | Bu o kızın öyküsü değil. |
But it is the story of that stupid and terrible catastrophy. | Fakat o korkunç ve aptalca felâketin öyküsü. |
result /consequence /outcome / effect / conclusion | sonuç |
some of its consequences | bazı sonuçları |
Wow ! There are already two hundred new words you have seen. | Vay. Şimdiden gördüğün iki yüz tane yeni kelime var. |
But it is the story of that stupid and terrible catastrophy and some of its consequences. | Fakat o korkunç ve aptalca felâketin ve bazı sonuçlarının öyküsü. |
at the same time /also | Aynı zamanda |
At the same time it is the story of a book. | Aynı zamanda bir kitabın öyküsü. |
called / by the name | adında |
a book called 'Every Hitchhiker's Guide to the Galaxy' | 'Her Otostopçunun Galaksi Rehberi' adında bir kitabın öyküsü. |
At the same time it is the story of a book, a book called 'Every Hitchhiker's Guide to the Galaxy'. | Aynı zamanda bir kitabın, "Her Otostopçunun Galaksi Rehberi' adında bir kitabın öyküsü. |
The book is not an earthly book. | Kitap bir Dünya kitabı değil. |
to publish /issue | yayınlamak |
to be published | yayınlanmak |
It has never been published | hiç yayınlanmadı |
It has never been published on Earth | Dünya'da hiç yayınlanmadı |
The book is not an earthly book, it has never been published on Earth. | Kitap bir Dünya kitabı değil, Dünya'da hiç yayınlanmadı. |
dreadful | korkunç |
and until that dreadful catastrophy happening | o korkunç felâket olana kadar |
No Earthman had seen it | hiçbir Dünyalı onu görmedi |
or even heard its name | hattâ adını bile duymadı |
The book is not an earthly book, it has never been published on Earth and until the occurence of that dreadful catastrophy no Earthman has ever seen it or heard its name. | Kitap bir Dünya kitabı değil, Dünya'da hiç yayınlanmadı, o korkunç felâket olana kadar da hiçbir Dünyalı onu görmedi, hattâ adını bile duymadı. |
Nevertheless | Yine de |
from the beginning to the end / entirely / wholly/altogether | baştan sona |
remarkable /lit. worthy of attention/consideration / noteworthy | dikkate değer |
Nonetheless altogether a remarkable book | Yine de baştan sona dikkate değer bir kitap. |
Wow ! There are already two hundred and on new words you have seen. | Vay. Şimdiden gördüğün iki yüz on tane yeni kelime var. |