From then on she knew | Artık biliyordu |
good | iyi |
a good and happy place | iyi ve mutlu bir yer |
to transform/ work up into / resolve ( lit. be brought to the state of) | hâline getirmek |
to be transformed | hâline getirilmek |
how | nasıl |
From now on the girl knew how the world could be transformed. | Artık kız dünyanın nasıl hâline getirilebileceğini biliyordu. |
From now on the girl knew how the world could be transformed into good and happy place. | Artık kız dünyanın nasıl iyi ve mutlu bir yer hâline getirilebileceğini biliyordu. |
This time it was right. | Bu kez doğruydu. |
to work | işlemek |
This solution would work. | Bu çözüm işleyecekti. |
Wow ! There are already one hundred and eighty new words you have seen. | Vay. Şimdiden gördüğün yüz seksen tane yeni kelime var. |
nobody | kimse |
he/it would not be needed | gerekmeyecekti |
some place(or another) | bir yerler |
to be nailed to some place (or another) | bir yerlere çivilenmek |
and nobody would have to be nailed to some place (or another) | ve kimsenin bir yerlere çivilenmesi gerekmeyecekti. |
This time it was right, this solution would work and nobody would have to be nailed to some place (or another). | Bu kez doğruydu, bu çözüm işleyecek ve kimsenin bir yerlere çivilenmesi gerekmeyecekti. |