two thousand years later/after | iki bin yıl sonra |
aproximately | yaklaşık olarak |
aproximately two thousand years later / after | yaklaşık olarak iki bin yıl sonra |
Thursday | Perşembe |
on a Thursday | bir perşembe günü |
on a Thursday approximately two thousand years later/after | yaklaşık olarak iki bin yıl sonra, bir perşembe günü |
Wow ! There are already one hundred and fifty new words you have seen. | Vay. Şimdiden gördüğün yüz elli tane yeni kelime var. |
a coffeeshop/ cafe | bir kafe |
a coffee (to drink) | bir kahve |
in a small cafe | küçük bir kafede |
in a small cafe in Rickmondsworth | Rickmondsworth'da küçük bir kafede |
approximately two thousand years later on a Thursday in a small cafe in Rickmondsworth | yaklaşık olarak iki bin yıl sonra, bir perşembe günü, Rickmondsworth'da küçük bir kafede |
all alone | yalnız başına |
to sit | oturmak |
A girl sitting all alone in a cafe | Bir kafede yalnız başına oturan bir kız |
A girl sitting all alone on a Thursday in a little cafe in Rickmondsworth | bir perşembe günü, Rickmondsworth'da küçük bir kafede yalnız başına oturan bir kız |
Suddenly / all at once/ in a flash | Birdenbire |
to realize / grasp / understand/ perceive | kavramak |
to quickly X | X-ivermek |
to quickly realize /grasp | kavrayıvermek |
She all of a sudden quickly realized. | Birdenbire kavrayıverdi. |
to go wrong | ters gitmek |
the thing that was going wrong | ters giden şey |
what was the thing that was going wrong | ters giden şeyin ne olduğu |
She all of a sudden quickly realized what was the thing that was going wrong. | Birdenbire ters giden şeyin ne olduğunu kavrayıverdi. |
(during/in) all this time | bütün bu zaman içinde |
All of a sudden the girl quickly realized what was the thing that had been going wrong all this time. | Kız birdenbire bütün bu zaman içinde ters giden şeyin ne olduğunu kavrayıverdi. |
Then, approximately two thousand years later on a Thursday a girl sitting all alone in a little cafe in Rickmondsworth all of a sudden quickly realized what it was that had been going wrong all the time. | Sonra, yaklaşık olarak iki bin yıl sonra, bir Perşembe günü, Rickmondsworth'da küçük bir kafede yalnız başına oturan bir kız birdenbire bütün bu zaman içinde ters giden şeyin ne olduğunu kavrayıverdi. |
Wow ! There are already one hundred and sixty new words you have seen. | Vay. Şimdiden gördüğün yüz altmış tane yeni kelime var. |
to nail | çivilemek |
a nail | bir çivi |
a hammer | bir çekiç |
to be nailed | çivilenmek |
after being nailed to a tree | bir ağaca çivilenmesinden sonra |
one man ( one of man) | adamın biri |
after one man was nailed to a tree | adamın birinin bir ağaca çivilenmesinden sonra |
approximately two thousand years after one man was nailed to a tree | adamın birinin bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık olarak iki bin yıl sonra |
for saying / because he said | söylediği için |
pleasant | hoş |
it can be (fut.) | olabilecek |
how nice it can be | ne kadar hoş olabilecek |
for saying how nice it can (could) be | ne kadar hoş olabileceğini söylediği için |
to treat so well | iyi davranmak |
for saying how nice it can (could) be to treat people well | insanlara iyi davranmanın ne kadar hoş olabileceğini söylediği için |
approximately two thousand years after one man was nailed to a tree for saying how pleasant it could be to treat people well | adamın birinin insanlara iyi davranmanın ne kadar hoş olabileceğini söylediği için bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık olarak iki bin yıl sonra |
Wow ! There are already one hundred and seventy new words you have seen. | Vay. Şimdiden gördüğün yüz yetmiş tane yeni kelime var. |
difference | değişiklik |
Let the difference be / for a change | değişiklik olsun diye |
just for a change | sadece değişiklik olsun diye |
Approximately two thousand years after one man was nailed to a tree for saying how pleasant it could be just for a change to treat people well | adamın birinin sadece değişiklik olsun diye insanlara iyi davranmanın ne kadar hoş olabileceğini söylediği için bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık olarak iki bin yıl sonra |
Then, approximately two thousand years after one man was nailed to a tree for saying how pleasant it could be just for a change to treat people well, on a Thursday, sitting all alone in a little cafe in Rickmondsworth... | Sonra, adamın birinin sadece değişiklik olsun diye insanlara iyi davranmanın ne kadar hoş olabileceğini söylediği için bir ağaca çivilenmesinden yaklaşık olarak iki bin yıl sonra, bir Perşembe günü, Rickmondsworth'da küçük bir kafede yalnız başına oturan |