even (h) | hatta |
to us | bize |
even to us | hatta bize |
father | baba |
my father | babam |
diary | günlük |
my father's diaries | babamın günlükleri |
the other | diğer |
the other books | diğer kitaplar |
that we could read | okuyabileceğimiz |
that we could read my father's diaries and the other books | babamın günlüklerini ve diğer kitapları okuyabileceğimiz |
indicative /stating | belirten |
written /in written form | yazılı |
contract | sözleşme |
a written contract | yazılı bir sözleşme |
a written contract stating... | ... belirten yazılı bir sözleşme |
a written contract stating that we could read my father's diaries and the other books | babamın günlüklerini ve diğer kitapları okuyabileceğimizi belirten yazılı bir sözleşme |
ninety | doksan |
I'm so glad. You have already learned ninety words. | Çok sevindim. Çoktan doksan tane kelime öğrendin. |
to sign something | imzalamak |
to sign a written contract | yazılı bir sözleşme imzalamak |
to make/have someone sign something /ı,a/ to have (someone) sign (something); to get (someone) to sign (something); to have (someone) autograph (something); to have (someone) endorse (a check); to get (someone) to endorse (a check). | imzalatmak |
to have something signed (double causative to increase interest of speech) | imzalattırmak |
He made us sign a contract | bize bir sözleşme imzalattırmıştı |
He made us even sign a written contract stating that we could read my father's diaries and the other books | Hatta bize, babamın günlüklerini ve diğer kitapları okuyabileceğimizi belirten yazılı bir sözleşme imzalattırmıştı. |
as long as +-dik participle | sürece |
as long as we were | olduğumuz sürece |
as long as we were in the living room | oturma odasında olduğumuz sürece |
that we could read the books as long as we were in the living room | oturma odasında olduğumuz sürece kitapları okuyabileceğimiz |
expensive | pahalı |
the expensive candles | pahalı mumlar |
to waste /spend | harcamak |
to not waste | harcamamak |
as long as we didn't waste | harcamadığımız sürece |
as long as we didn't waste the expensive candles | pahalı mumları harcamadığımız sürece |
as long as we were in the living room and did not waste the expensive candles | oturma odasında olduğumuz ve pahalı mumları harcamadığımız sürece |
He even made us sign a written contract stating that we could read my father's diaries and the other books as long as we were in the living room and did not waste the expensive candles. | Hatta bize, babamın günlüklerini ve diğer kitapları, oturma odasında olduğumuz ve pahalı mumları harcamadığımız sürece okuyabileceğimizi belirten yazılı bir sözleşme imzalattırmıştı. |
hundred | yüz |
I'm so glad. You have already learned one hundred words. | Çok sevindim. Çoktan yüz tane kelime öğrendin. |