to change | değişmek |
to change something | değiştirmek |
The boy's face changed. | Çocuğun yüzü değişti. |
suddenly / abruptly / all of a sudden (a) | aniden |
Here the boy's face suddenly (a) changed. | Burada çocuğun yüzü aniden değişti. |
as if he was trying not to cry | sanki ağlamamaya çalışıyormuş gibi |
Here the boy's face suddenly changed as if he was trying not to cry. | Burada çocuğun yüzü aniden sanki ağlamamaya çalışıyormuş gibi değişti. |
I didn't know. | Bilmiyordum. |
I am sorry. | Özür dilerim. |
humbly / submissively | alçakgönüllükle |
"I didn't know. I am sorry."said Polly humbly. | 'Bilmiyordum. Özür dilerim.' dedi Polly alçakgönüllükle. |
happy /cheerful | neşeli |
cheerful topics | neşeli konular |
to draw one's attention to (old expression) | aklını çelmek |
to draw Digory's attention to cheerful topics | Digory'nin aklını neşeli konulara çelmek |
And then also because she didn't know what to say | Ve sonra da ne diyeceğini bilemediği için |
to ask | sormak |
she asked | sordu |
How cool! You have learned hundred and ninety words. | Ne harika! Yüz doksan tane sözcük öğrendin. |
in order to / like için but more: with the intention to | üzere |
to be about to x | X - üzere olmak |
to Y in order to X / with intention to X | X-mek üzere Y-mek |
office | ofis |
I went to his office in order to talk to Jack | Jack'le konuşmak üzere ofisine gittim. |
to become strong | güçlenmek |
vegetable | sebze |
to eat | yemek |
you should eat | yemelisin |
You need to eat vegetable to grow strong. | Güçlenmek için sebze yemelisin. |
with the intention to draw Digory's attention to cheerful topics | Digory'nin aklını neşeli konulara çelmek üzere |
And then also because she didn't know what to say, she asked with the intention to draw Digory's attention to cheerful topics: | Ve sonra da ne diyeceğini bilemediği için Digory'nin aklını neşeli konulara çelmek üzere sordu : |
crazy | deli |
"Is Mr. Ketterley really crazy?" | 'Bay Ketterley gerçekten deli mi ?' |
a secret | bir sır |
How cool! You have learned two hundred words. | Ne harika! İki yüz tane sözcük öğrendin. |
to hide | saklamak |
to keep a secret | bir sır saklamak |
crazy | deli |
He is either crazy or he is keeping a secret | Ya deli ya da bir sır saklıyor |
either ...or | ya ... ya da |
"He is either crazy" said Digory "or he is keeping a secret." | 'Ya deli' dedi Digory 'ya da bir sır saklıyor.' |