| to be surprized | şaşırmak |
| Polly was very surprised. | Polly çok şaşırmıştı. |
| until now | şimdiye kadar |
| no / any | hiç |
| there was not/ (+ personal ending on its subject: didn't have) | yoktu |
| There was no child in that house. | O evde hiç çocuk yoktu. |
| because up to now there was no child in that house. | çünkü şimdiye kadar o evde hiç çocuk yoktu. |
| Polly was very surprised, because up till now there had never been any children in that house. | Polly çok şaşırmıştı, çünkü şimdiye kadar o evde hiç çocuk yoktu. |
| siblings | kardeşler |
| unmarried | bekâr |
| the unmarried siblings | bekâr kardeşler |
| hundred | yüz |
| How cool! You have learned one hundred words. | Ne harika! Yüz sözcük öğrendin. |
| Mr. and Mrs. | Bay ve Bayan |
| Mr. and Mrs. Ketterley (pl. optional) | Bay ve Bayan Ketterley'ler |
| to sit / to live | oturmak |
| there | orada |
| only | sadece |
| There lived (o) only the unmarried siblings, Mr. and Mrs. Ketterley. | Orada sadece bekâr kardeşler, Bay ve Bayan Ketterley'ler oturuyordu. |
| curiously (i) | ilgiyle |
| therefore/ for this reason | bu yüzden |
| Therefore she looked curiously at the boy.(ç) | Bu yüzden ilgiyle çocuğa baktı. |
| strange /foreign | yabancı |
| dirty | kirli |
| The strange boy's (ç) face was very dirty. | Yabancı çocuğun yüzü çok kirliydi. |