| again | yine |
| And again (also) in those days | Ve yine o günlerde |
| girl | kız |
| There lived a girl in London | Londra'da bir kız yaşıyordu. |
| name | ad |
| a girl by the name Polly Plumber | Polly Plumber adında bir kız |
| And again (also) in those days there lived a girl in London by the name Polly Plumber | Ve yine o günlerde Londra'da, Polly Plumber adında bir kız yaşıyordu. |
| house | ev |
| one of the houses | evlerin biri |
| She lived in one of the houses. | Evlerin birinde yaşıyordu. |
| row / queue / line | sıra |
| a long row | uzun sıra |
| a long row of houses | uzun sıra evler |
| She lived in one of a long row of houses. | Uzun sıra evlerin birinde yaşıyordu. |
| adjacent / connected/ attached / joined | bitişik |
| eighty | seksen |
| How cool! You have learned eighty words. | Ne harika! Seksen sözcük öğrendin. |
| to each other | birbirine |
| adjacent to each other / joined together | birbirine bitişik |
| Polly lived in one of a long row of houses, joined together. | Polly, birbirine bitişik, uzun sıra evlerin birinde yaşıyordu. |
| one morning | bir sabah |
| a boy | bir erkek çocuk |
| back garden / backyard | arka bahçe |
| One morning, she was in the back garden. | Bir sabah, arka bahçedeydi. |
| to climb | tırmanmak |
| wall | duvar |
| on top of (direction - dative) | üstüne |
| To climb to the top of the wall | duvar üstüne tırmanmak |
| face | yüz |
| to show | göstermek |
| ninety | doksan |
| How cool! You have learned ninety words. | Ne harika! Doksan sözcük öğrendin. |
| to show one's face | yüzünü göstermek |
| He climbed to the top of the wall and showed his face. | Duvar üstüne tırmanıp yüzünü gösterdi. |
| One morning a boy climbed onto the wall and showed his face. | Bir sabah, bir erkek çocuk duvar üstüne tırmanıp yüzünü gösterdi. |
| One morning, when she was in the back garden, | Bir sabah, kız arka bahçedeyken, |
| side / next | yan |
| the next (door) garden | yan bahçe |
| the next garden's wall | yan bahçenin duvarı |
| One morning, when she was in the back garden, a boy climbed onto the wall of the next door garden and showed his face. | Bir sabah kız arka bahçedeyken, bir erkek çocuk, yan bahçenin duvarı üstüne tırmanıp yüzünü gösterdi. |
| One morning she was in the back garden, when a boy climbed onto the wall of the neighbour garden and showed his face. | Bir sabah, bir erkek çocuk yan bahçenin duvarı üstüne tırmanıp yüzünü gösterdiğinde arka bahçedeydi. |