lucky | şanslı |
luckier than we | bizden şanslı |
'Maybe they are luckier than we.' she would say. | 'Belki de onlar bizden şanslı' derdi. |
selfish | bencil |
they are selfish | benciller |
Yes, they are selfish but luckier | Evet, benciller ama daha şanslılar |
goal /purpose | amaç |
because they have a goal. | çünkü amaçları var. |
to give up /abandon | vazgeçmek |
that they could abandon | vazgeçebilecekleri |
for the sake of | uğrunda |
because they have a goal for which they could abandon | çünkü uğrunda vazgeçebilecekleri amaçları var. |
that they love a lot | çok sevdikleri |
(from) people that they love a lot | çok sevdikleri insanlardan |
to abandon people they love a lot | çok sevdikleri insanlardan vazgeçmek |
because they have a goal for the sake of which they could abandon even the people they love a lot. | çünkü uğrunda çok sevdikleri insanlardan bile vazgeçebilecekleri bir amaçları var. |
''Maybe they are luckier than we.' she would say. 'Yes, they are selfish but luckier, because they have a goal for the sake of which they could abandon even the people they love a lot. | 'Belki de onlar bizden şanslı' derdi. 'Evet, benciller ama daha şanslılar, çünkü uğrunda çok sevdikleri insanlardan bile vazgeçebilecekleri bir amaçları var.' |