the weather /air | hava |
clear /open | açık |
the weather was clear | hava açıktı |
sun | güneş |
to sink /go down (sun) | batmak |
the sinking sun | batmakta olan güneş |
red | kırmızı |
bright red / knallrot | kıpkırmızı |
a bright red sinking sun | batmakta olan kıpkırmızı bir güneş |
horizon | ufuk |
on the horizon | ufukta |
On the horizon was a bright red sinking sun. | Ufukta batmakta olan kıpkırmızı bir güneş |
cloud | bulut |
thin /fine | ince |
to get thinner | incelmek |
cumulus cloud | bulut kümesi |
a thinned cumulus cloud | incelmiş bir bulut kümesi |
down | aşağıda |
thousand | bin |
thousands | binlerce |
thousands of meters below | binlerce metre altında |
brown | kahverengi |
dark brown | koyu kahverengi |
a piece of ground | bir toprak parçası |
a dark brown piece of ground | koyu kahverengi bir toprak parçası |
to spread (out) / reach out / outspread / lie | uzanmak |
down thousands of meters below a dark brown piece of ground stretched out | aşağıda binlerce metre altında koyu kahverengi bir toprak parçası uzanıyordu. |
Down, a dark brown piece of land stretched thousands of meters below a thinned cloud cluster. | aşağıda incelmiş bir bulut kümesinin binlerce metre altında koyu kahverengi bir toprak parçası uzanıyordu. |
On the horizon was a bright red sinking sun, down, thousands of meters below a thinned cloud cluster extended a dark brown piece of land. | Ufukta batmakta olan kıpkırmızı bir güneş, aşağıda incelmiş bir bulut kümesinin binlerce metre altında koyu kahverengi bir toprak parçası uzanıyordu. |