tower | kule |
the White Tower | Beyaz Kule |
spider | örümcek |
net | ağ |
the spiders in the middle of the net | ağın ortasındaki örümcekler |
They sat in the White Tower like spiders in the middle of the net. | Beyaz Kule'de bir ağın ortasındaki örümcekler gibi oturuyorlardı. |
to play | oynamak |
string | ip |
to tuck /pull (at both ends) /backbite | çekiştirmek |
to pull the strings | ipleri çekiştirmek |
to move /dance /make play | oynatmak |
to pull the strings to make kings and queens play | krallar ve kraliçeleri oynatan ipleri çekiştirmek |
They pulled the strings to make kings and queens play(dance) | Krallar ve kraliçeleri oynatan ipleri çekiştiriyorlardı. |
intervention | müdahale |
to intervene /interfere /meddle | müdahale etmek |
They were meddling. | Müdahale ediyorlardı. |
They sat in the White Tower like spiders in the middle of the net, pulling strings to make kings and queens play, meddling. | Beyaz Kule'de bir ağın ortasındaki örümcekler gibi oturuyor, krallar ve kraliçeleri oynatan ipleri çekiştiriyor, müdahale ediyorlardı. |