to leave / quit | bırakmak |
her (akk) | onu |
I left her in bed | onu yatakta bıraktım |
thus (b) / in this manner / that way | böylece |
Thus I left her in bed | Böylece onu yatakta bıraktım |
wardrobe | gardırop |
from the wardrobe | gardıroptan |
fitting/appropriate /suitable | uygun |
I'm so glad. You have already learned one hundred and forty words. | Çok sevindim. Çoktan yüz kırk tane kelime öğrendin. |
suitable for me | üzerime uygun |
clothes / outfit / costume (k) | kıyafet |
an outfit suitable for me | üzerime uygun bir kıyafet |
to choose | seçmek |
I chose an outfit suitable for me from the wardrobe | Gardıroptan üzerime uygun bir kıyafet seçtim |
clean | temiz |
underpants /knickers /slip | külot |
a clean slip | temiz bir külot |
socks /stockings | çorap |
double /twice | iki kat |
long | uzun |
twice as long socks | iki kat uzun çorap |
knee | diz |
until the knee | dize kadar |
pettycoat | kombinezon |
I'm so glad. You have already learned one hundred and fifty words. | Çok sevindim. Çoktan yüz elli tane kelime öğrendin. |
wool /woolen | yün |
corset /bodice | korse |
to tie /attach | bağlamak |
that I attached | bağladığım |
wool corset that I had tied on a petticoat | bir kombinezonun üzerine bağladığım yün korse |
a clean slip, double long socks and a woolen corset that I had tied on a kneelong pettycoat | temiz bir külot, iki kat uzun çorap ve dize kadar bir kombinezonun üzerine bağladığım yün korse |
I chose an outfit suitable for me from the wardrobe: a clean slip, double long socks and a woolen corset that I had tied on a kneelong pettycoat. | Gardıroptan üzerime uygun bir kıyafet seçtim: temiz bir külot, iki kat uzun çorap ve dize kadar bir kombinezonun üzerine bağladığım yün korse. |