to go to work | işe gitmek |
while going to work | işe giderken |
a tie | kravat |
to choose | seçmek |
tasteless | tatsız |
the most tasteless tie | en tatsız kravat |
while chosing the most tasteless tie | en tatsız kravatı seçerken |
to wear (accessoires) | takmak |
that he wore | taktığı |
while chosing the most tasteless tie, that he wore | taktığı en tatsız kravatı seçerken |
song | şarkı |
to murmur /mutter /hum | mırıldanmak |
He hummed a song. | Bir şarkı mırıldanıyordu. |
Mr. Dursley was humming a song while going to work, while chosing the most tasteless tie that he wore. | Mr. Dursley, işe giderken taktığı en tatsız kravatı seçerken bir şarkı mırıldanıyordu. |
scream | çığlık |
to scream | çığlıklar atmak |
screaming Dudley | çığlıklar atan Dudley |
baby chair / high chair | mama sandalyesi |
to sit | oturmak |
to seat s.o. | oturtmak |
in order to seat the screaming Dudley into the highchair | çığlıklar atan Dudley'yi mama sandalyesine oturtmak için |
to struggle /wrestle /to be at each other's throat | boğuşmak |
while struggling to seat the screaming Dudley into the highchair | çığlıklar atan Dudley'yi mama sandalyesine oturtmak için boğuşurken |
pleasant / delightful | keyifli |
pleasantly | keyifli keyifli |
gossip (d) | dedikodu |
to gossip | dedikodu etmek |
she was pleasantly gossiping | keyifli keyifli dedikodu ediyordu |
and Mrs. Dursley was pleasantly gossiping while struggling to seat the screaming Dudley in the high chair | Mrs. Dursley de çığlıklar atan Dudley'yi mama sandalyesine oturtmak için boğuşurken keyifli keyifli dedikodu ediyordu |
Mr. Dursley was humming a song while going to work, while chosing the most tasteless tie that he wore,and Mrs. Dursley was pleasantly gossiping while struggling to seat the screaming Dudley in the high chair. | Mr. Dursley, işe giderken taktığı en tatsız kravatı seçerken bir şarkı mırıldanıyor, Mrs. Dursley de çığlıklar atan Dudley'yi mama sandalyesine oturtmak için boğuşurken keyifli keyifli dedikodu ediyordu. |