| reason /cause (n) | neden |
| another | başka |
| this was another reason | Bu, bir başka nedendi |
| valid | geçerli |
| a valid reason | geçerli bir neden |
| This was another valid reason. | Bu, bir başka geçerli nedendi. |
| And this boy was another valid reason. | Bu oğlan da, bir başka geçerli nedendi. |
| to approach | yaklaşmak |
| to bring clother /to approach sthg | yaklaştırmak |
| to not bring sthg closer /to not approach sthg | yaklaştırmamak |
| side (y) | yan |
| their side | yanları |
| to their side | yanlarına |
| (for) to not approach the Potters to their side | Potter'ları yanlarına yaklaştırmamak için |
| And this boy was another valid reason, not to bring the Potters closer to their side. | Bu oğlan da Potter'ları yanlarına yaklaştırmamak için bir başka geçerli nedendi. |
| boy (o) | oğlan |
| such (ö) | öyle |
| with such (ö) a child | öyle bir çocukla |
| intimate /close /familiar | içli dışlı |
| to become intimate | içli dışlı olmak |
| They didn't want Dudley to become intimate with such a child. | Dudley'nin öyle bir çocukla içli dışlı olmasını istemiyorlardı. |
| And this boy was another valid reason, not to bring the Potters closer to their side; they didn't want Dudley to become intimate with such a child. | Bu oğlan da Potter'ları yanlarına yaklaştırmamak için bir başka geçerli nedendi; Dudley'nin öyle bir çocukla içli dışlı olmasını istemiyorlardı. |