sun | güneş |
to reflect /mirror | yansıtmak |
the sun reflected in the animal's eyes | Güneş hayvanın gözlerine yansıttı. |
light | ışık |
The sun reflected her light(pl) in the animal's eyes. | Güneş ışıklarını hayvanın gözlerine yansıttı. |
surface | yüzey |
the sword's surface | kılıcın yüzeyi |
shiny /bright /brilliant | parlak |
from the sword's bright surface | kılıcın parlak yüzeyinden |
The sun reflected its light (pl) from the sword's bright surface into the animal's eyes. | Güneş ışıklarını kılıcın parlak yüzeyinden hayvanın gözlerine yansıttı. |
wild | vahşi |
the wild animal | vahşi hayvan |
to inform /give news /let know | haber vermek |
disaster /catastrophy | felaket |
to inform of a disaster | felaketi haber vermek |
as if it wanted | sanki istercesine |
as if it wanted to inform about the disaster | sanki felaketi haber vermek istercesine |
being about to approach / being in the middle of approaching | yaklaşmakta olan |
the approaching disaster | yaklaşmakta olan felaket |
as if it wanted to inform about the approaching disaster | sanki yaklaşmakta olan felaketi haber vermek istercesine |
The sun, as if it wanted to inform about the approaching disaster, reflected its light (pl) from the sword's bright surface into the wild animal's eyes. | Güneş, sanki yaklaşmakta olan felaketi haber vermek istercesine ışıklarını kılıcın parlak yüzeyinden vahşi hayvanın gözlerine yansıttı. |